Bukowski bildiğimiz gibi yine, kısa öykülerinde sürünüyor bu kez. Uzun zaman olmuş okumamışım, pek bir iyi geldi.
Kitapta Henry Chinaski karakteri var çoğunlukla, ayyaş, aylak, at yarışları oynayan, hiç bir şey olmamış bir adamın silüeti. Babasının cenaze töreninde babasının sevgilisi Henry’e “ona o kadar çok benziyorsun” dediğinde şöyle yanıtlıyor, “yüzeyde öyle. O rafadan yumurta severdi, ben katı. Etrafında insan olmasından hoşlanırdı, bense yalnızlıktan. Gece uyumayı severdi, bense gündüz. Köpekleri severdi, ben kulaklarını çekip kıçlarına kibrit çöpü sokardım. O işini severdi, ben aylaklığı.”
Öykülerle ilgili bir sıkıntım yok da elimdeki kitap içerisinde küfürlerin yazılışı esnasında kimi harfler yerine nokta konulmuş, maksat sansür gelip gözümüzü oysun, canım sıkılıyor. İnsan Bukowski okurken ağız dolusu küfürü görmek istiyor, niye sansür koyarsın ki sen şimdi bu adama, Bukowski'yi adabınla yayınlamayacaksan hiç yayınlama daha iyi, adam küfürbaz işte, Can Yücel şiirlerini yayınlamayı istemek ama içinde küfür de olmasın demekten farksız bir durum bu, bu benim fikrim. Chinaski bir yerde şöyle diyordu, "Biliyor musun Meg? Kötü olanla, bize kötü olduğu öğretilenler farklı şeyler olabilir? Toplum bize bazı şeylerin kötü olduğunu öğretip bizi köleleştirmeye çalışır." Hadi gel de sevme bu adamı.
En son alıntımı da aşağıya bırakıp gidiyorum.
Amerika’ nın dört bir yanındaki sabahın üçü sarhoşları, nihayet pes etmiş olarak duvarları seyrediyorlardı. Acı çekmek için ayyaş olmak, bir kadın tarafından sıfırlanmak gerekmiyordu , ama acı çekip ayyaş olunabilirdi. Bir süre, gençlikte özellikle, talihin senden yana olduğunu sanabilirdin, bazen senden yanadır da gerçekten. Ama senin farkında bile olmadığın ve senin aleyhine işleyen bir takım ortalama hesaplar ve kanunlar vardır, her şeyin yolunda gittiğini sandığın zamanlarda bile. Bir gece, sıcak bir salı gecesi o ayyaş sen oluverirsin, sensin o ucuz pansiyon odasında olan, ve daha önce o odalarda olmuş olmanın da bir yararı olmaz, daha da kötüdür hatta, çünkü bir daha bu duruma düşmemeye karar vermişliğin vardır. Bir sigara daha yakmaktan, bir içki daha içmekten, o sıvası dökük duvarlarda bir çift göz, bir çift dudak aramaktan başka bir şey de gelmez elden. Erkeklerle kadınların birbirlerine ettikleri insanın idrak gücünü aşıyordu.
Kitapta Henry Chinaski karakteri var çoğunlukla, ayyaş, aylak, at yarışları oynayan, hiç bir şey olmamış bir adamın silüeti. Babasının cenaze töreninde babasının sevgilisi Henry’e “ona o kadar çok benziyorsun” dediğinde şöyle yanıtlıyor, “yüzeyde öyle. O rafadan yumurta severdi, ben katı. Etrafında insan olmasından hoşlanırdı, bense yalnızlıktan. Gece uyumayı severdi, bense gündüz. Köpekleri severdi, ben kulaklarını çekip kıçlarına kibrit çöpü sokardım. O işini severdi, ben aylaklığı.”
Öykülerle ilgili bir sıkıntım yok da elimdeki kitap içerisinde küfürlerin yazılışı esnasında kimi harfler yerine nokta konulmuş, maksat sansür gelip gözümüzü oysun, canım sıkılıyor. İnsan Bukowski okurken ağız dolusu küfürü görmek istiyor, niye sansür koyarsın ki sen şimdi bu adama, Bukowski'yi adabınla yayınlamayacaksan hiç yayınlama daha iyi, adam küfürbaz işte, Can Yücel şiirlerini yayınlamayı istemek ama içinde küfür de olmasın demekten farksız bir durum bu, bu benim fikrim. Chinaski bir yerde şöyle diyordu, "Biliyor musun Meg? Kötü olanla, bize kötü olduğu öğretilenler farklı şeyler olabilir? Toplum bize bazı şeylerin kötü olduğunu öğretip bizi köleleştirmeye çalışır." Hadi gel de sevme bu adamı.
En son alıntımı da aşağıya bırakıp gidiyorum.
Amerika’ nın dört bir yanındaki sabahın üçü sarhoşları, nihayet pes etmiş olarak duvarları seyrediyorlardı. Acı çekmek için ayyaş olmak, bir kadın tarafından sıfırlanmak gerekmiyordu , ama acı çekip ayyaş olunabilirdi. Bir süre, gençlikte özellikle, talihin senden yana olduğunu sanabilirdin, bazen senden yanadır da gerçekten. Ama senin farkında bile olmadığın ve senin aleyhine işleyen bir takım ortalama hesaplar ve kanunlar vardır, her şeyin yolunda gittiğini sandığın zamanlarda bile. Bir gece, sıcak bir salı gecesi o ayyaş sen oluverirsin, sensin o ucuz pansiyon odasında olan, ve daha önce o odalarda olmuş olmanın da bir yararı olmaz, daha da kötüdür hatta, çünkü bir daha bu duruma düşmemeye karar vermişliğin vardır. Bir sigara daha yakmaktan, bir içki daha içmekten, o sıvası dökük duvarlarda bir çift göz, bir çift dudak aramaktan başka bir şey de gelmez elden. Erkeklerle kadınların birbirlerine ettikleri insanın idrak gücünü aşıyordu.
Parantez Yayınları
Çeviren Avi Pardo
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder