24 Eylül 2010 Cuma

Neler Oluyor

Aslına bakalım. Sanki düşüncelerimi askıya aldım. Havalar da serinledi ya, üzerimde bir uyku hali. Derinleştiğim bir konu da yok bak, Pazar gününden bu yana eve gelip yemek yedikten sonra Roma'nın karşısına geçiyor, Sezar ile yatıp Pompey Magnus ile kalkıyoruz ve fettan Atia ile çileden çıkıyoruz.

Bu durum kitap okumalarımı etkiledi elbet, tek yaprak çevirmiyorum, geçer diye düşünerek şimdilik can sıkıntısı da taşımıyorum. İnsan istediği şeyi istediği zaman yapamadıktan sonra...

Sezen "bir şeye bulaştınız mı bokunu çıkarıyorsunuz" diye söylenirdi. Bir dönem sadece puzzle, başka bir dönem sadece kitap, bir dönem sadece film, şimdi diziler. Elimizde House'un bölümleri kalmadığı için Roma'ya başlamış bulunduk. Diyorum ya dur bakalım. Bu da nasılsa geçer. Tüm bunlar dışında hayat akıp geçerken çok önemli bişey yok.

Uzun zamandır üşendiğim için yapmadığım bir eylemi geçen cumartesi gerçekleştirdim. Duvar projem için fotoğraflarımı bastırdım ve çerçeveciye götürdüm. Geveze sanırım en çok sen sevinirsin bu işe. Bir dönem noldu senin duvar projesi deyip duruyordun. Demek o kadar da atalet çökmemiş üzerime. Geriye çerçeveciden fotoğraflarımı almak ve duvara asmak kalıyor. Ama bu diğerinin yanında gerçekten çok çok basit bir eylem, ben duvar projesini bitmiş sayıyorum.

Bu arada dün akşam izlediğimiz bölümde Pompey Magnus talihsiz şekilde deniz kıyısında yaşama veda etti, sabah bunu düşünerek girdim işyerine, yüzüm asık, noldu diye sorulsa o an, şak diye pompey öldü daha ne olsun diyeceğim. Bihter öldükten sonra 52 sinde yasin okuyanları yine tam olarak anlamasam da anlamaya yakın bir yerlerde olduğumu sezinliyorum. Evet galiba deliriyorum.

4 yorum:

gri kent sakini dedi ki...

:) dizi durumlarında çok tehikeli bir çizgidesin, kaç hemen oradan.Ben kendimi kaybettiğim durumlarda, ne oluyor diyip uzaklaşmayı başardı.Fakat, istediği şeyi istediği zaman yapamamak zateni, olayın son cümlesi olmuş. Duvar projesi ile ilgili, o harika duvarın fotoğrafları bizimde bakışlarımıza değebilecek değil mi?

çello çalan kedi dedi ki...

gks, :)) dizi konusu evet haklısın. ama galiba kaçamayacak durumdayım, işin kötü tarafı takip ettiğimiz dizilerde çok da dağıldık yahu, 1 değil 2 değil ama sanırım şu an ihtiyacım olan şey bu, zamanı geldiğinde bu bağımlılıktan kurtulacağımı umuyorum.

... dedi ki...

ınsan 7 sinde neyse 70 şinde de o oluyor. koşullar değişsede sen hiç değişmiyorsun Serpil'im. Bazen zaman denilen kavramın üzerine derin boşluk örtüleri serilir, esler alınır. İnsan ilişkileri sektelere uğrar. İşte sonra nedeni bilinmeyen bir an gelir, kaldırıverilir örtü, zaman hiç geçmemiş gibi olduğu yerden birlikteliğe devam edilir. Her iki yakanın istediği şey bir anda duvar gibi örülü verilir....
sevgimle kal...

çello çalan kedi dedi ki...

bazen çok özlüyorum seni, çook. zaman işte... bilirsin.. kırgınlıklar geçer, özlemler gelir.. keşkeler veda eder.. seni anıyorum işte.. anımsayabiliyorum.. bu iyi bişey. sevgimle.