28 Eylül 2010 Salı

Yaşıyor muyum?

Bir adam tanırdım bir zamanlar, yazı dili öyle keskin, öyle sivri ve öylesi incitmeye yönelikti ki neye uğradığını anlayamaz şaşar kalırdı insan. Söylemek istediği şey özellikle yazı dilinde olunca daha ağır bir etki yaratırdı. Sanki işin içine ses girse o kadar yaralayıcı olmayacak söyledikleri. Yazarken insan yazdıklarına ton veremiyor. O adam, belki biraz olsun bu etkiyi hafifletme isteği ile yazdığı o hınç dolu cümlelerin sonuna gülücük konduruverirdi. Ben işte en çok o sona konan gülücüklere sinir olurdum, sonra sonra okuma edimlerimde merhamet emaresi olarak konulduğunu hissettiğim gönül almaya yarayan gülücüklere hiç tav olmadım. Hani karşımdaki kişi bıçağı kınından çıkardıysa şayet, hani göze alabilmişse bunu ve üstelik tenime değdirmişse ucunu bıçağın, başladığı işi yarım bırakmasın isterim, bütün öfke saçılsın ortalığa, o bıçak şöyle bir varlığını hissettirsin üzerimde, hissettirsin ki üzerinde tarafsızca düşünebileyim.

Oysa ki eleştirinin can yakmayanlarına da rastlıyorum, kestirip atılmadan gerçekleşenlerine de.. Baştan savmadan, üstün körü olmaksızın, üzerinde düşünerek, tartarak, kimi zaman kendine, kimi zaman karşındakine hak vererek. Tüm bunlar çok hassas konular. Derinlik isteyen yolculuklar.

Geçenlerde Janis'in msn iletisi ilişti gözüme, "Eğer son birkaç yılda önemli bir fikrinizi değiştirip yenisini edinemediyseniz hemen nabzınızı kontrol edin. Ölmüş olabilirsiniz."
Durdum düşündüm yaşadığıma karar verdim.

4 yorum:

seneryocu2 dedi ki...

Sevgili Çello! Uzun bir aradan(tatilden) sonra tekrar merhaba....

Senin tatilin nerede geçti bilmem ama,benimkisi İstanbul,Kuşadası,Davutlar ,Güzelçamlı
Didim ve eve dönüş......İki aya yakın.
Eve dönüşün heyecanı ve zeki bambaşka.....
Evim evim güzel evim...Evceğizim
sen bilirsin halceğizim....
Neyse sadede gelelim eskilerin deyimiyle...Son bir iki yılda görüşlerinizde önemli değişiklikler olmadıysa nabzınızı kontrol edin diyorsun ya:
Görüşlerimiz hep aynı kalacaksa,
bunca okumalarımız,koşuşturmalarımız
niye??????????? Çok şükür yaşıyoruz
hayattayız.......
Sevgilerim Oğuzla senin üstüne
olsun...............

çello çalan kedi dedi ki...

ah Ali Beyciğim..
Sizin yaşadığınıza, devinimin içinde olduğunuza, sorguladığınıza, belki önce karşı durup sonra yeniden sorguladığınıza, sonra tozlanmış bir fikri bırakıp yerine yenisini koyduğunuza, bazen araştırdığınıza, okuduğunuza, okuduğunuzu anlamaya çalıştığınıza, bir fikre dolayısıyla da yaşama körükörüne bağlı olmadığınıza o kadar eminim ki.

sesinizi ve sevginizi hiç eksik etmeyin. Zira ben sizin yokluğunuzu ara biraz açılınca hissediyor ve yazılarınızı arar oluyorum.

sevgilerimle.

Asortik Krep dedi ki...

O gülücükleri herzaman yazar karşısındaki için kondurmaz,kendi için de kondurur.Hayatı çok ciddiye alan biriyse onu yanlış anlamamanız içinde kondurmuş olabilir.Yani diyorum ki sondaki gülücükler yazıyı yazana bağlı :)tıpkı hayatta konuşurken cümlelerin kimden çıktığına baktığımız gibi bakmalıyız yazı cümlelerine de.

çello çalan kedi dedi ki...

Asortik Krep kimbilir belki dediğin gibidir. Benim senin gibi düşünebilmem için örnekleri ile karşılaşmam gerek belki de. Ben tokat gibi inen cümlelerin ardından yapmacık gülücüklere karşı savaştayım, hani sırf söylemek istediğini söyleyip karşındaki kişiyi kaybetmeyi göze alamayan davranışlardan bahsediyorum. söylemek istenenleri söylememek de ikiyüzlü - sırf kaybetmeme korkusu ile- söyledikten sonra gülücük kondurmak da. Bilmiyorum belki yine çok net ifade edemedim kendimi.

Şimdi düşündüm yanlış anlaşılmama isteği ile kondurulmuş gülümsemelere hiç karşı değilim. Onlar olsunlar elbet. :)