20 Kasım 2010 Cumartesi

Bir bakalım

Neler oldu bir bakalım...
Bayram geldi geçti. Anlamadık. Annemlerin hem bayram hem geçmiş olsun ziyaretçileri vardı. Kafam oldu bir dünya. Şikayetçi değilim canım, çok güzeldi.

Geçen hafta bugün babamın hemşiresi aradı. Akşama iğneye gelemeyeceğinin haberini verdi. Babamın kan sulandırıcı iğneleri için her akşam bize geliyordu. Hayırdır dedim. Bugün düştüm, ayağımda yan bağlar koptu, hastanede yatıyorum, siz de zor durumda kalmayın haber vereyim istedim dedi. Bize arabasıyla gelip gidiyordu. Nereden bulucaz şimdi hemşire, üstelik bayram üzeri o kadar gün tatil derken, Sezen'e sordum. Bize hemşire lazım. O nasılsa bilir. Eczacı dediğin doktor ve hemşirelerle nasılsa haşır ve neşir. Aaa lafı mı olur dedi ben gelir vururum. Üst katımızda oturuyor hem. Tatilde bir yere de gitmiyormuş. Sorunu çözdük. Kolayca.

Bugün babamın doktor kontrolü var. Büyük ihtimalle son görüşmesi olacak. Annem doktora hediye alalım istedi. İş bana düştü. Dün akşam mağazaya girdim, bakınıyorum, ne alsam ne alsam? Böylesi de çok zor. Ne alsak yetersiz gelecek sanki. Aldığımız hediye şükran duygularımızı tam istediğimiz gibi iletemeyecek. Yine de işte, çam sakızı çoban armağanı. Mağazadayım demiştim ya, satış görevlisi yanıma geldi, kim için hediye aradığımı sorunca söyledim. Elimdekine baktı ve sonra "Erol Hoca M değil, L giyer. Elinizdekinden ziyade gri tonlarını sever, gelin ben size onun zevkine uygun bir şeyler göstereyim?" Hay allah işe bak, müthiş di mi? Satış görevlisi, aldığım ürüne bakıp "onun kaşe ceketi var, birlikte çok hoş olur hatta" dediğinde nasıl mutlu oldum anlatamam. Küçük yerde yaşamanın türlü çeşitli hoş yanlarına denk gelmiştim de bu biraz alışılmadık, ezberlenmiş hallerin dışında oldu. İnsan öğesinin, duygularının, beğenisinin, gözlem gücünün en güzel örneklerinden.



Harika bir film izledik, bayramın bilmem kaçıncı günü. Çok, çok hoş bir fransız apartmanında geçiyor. Hemen her dairede bir kedi yaşıyor. Paloma filmin baş karakteri. Filmin yönetmeni Mona Achache'nin ilk uzun metraj çalışmasıymış. Çok samimi, sıcacık bir film. Fransız ama hareketli, sahiden.

Günler işte böyle geçip gidiyor günlük. Bilgi vereyim dedim.

6 yorum:

Dalgaları Aşmak dedi ki...

nefis filmdi ben de post yapmıştım izleyince :))

Ayça Yaşıt dedi ki...

Hakikaten, hiç umulmadık zamanlarda hiç umulmadık yerlerden sevimli bir el uzanıyor ya yaralarımıza, kangren olmaktan kurtarıyorlar bir şeyleri hatta belki farkında bile olmadan. Çok güzeldi yeniden okumak.

Sevgiyle.

Berceste dedi ki...

Yuzumde bir gulumsemeyle ayriliyorum :)

çello çalan kedi dedi ki...

Dalgaları Aşmak, evet evet, bu film sürpriz oldu benim için. Ne çıkacağını bilmeden, hakkında hiç okumadan oturmuştum başına. Sonra işte.. seviyorum böyle sürprizleri.

Atze; bu tatil sürecine bir doğumgünü kutlaması bir de nişan töreni sıkıştırdım. sanki akşamları hep evde olmalıyım. olmazsam düzenim bozuluyor sonra alışkanlıklarımdan uzaklaşıp sanki yolumu kaybediyorum. böyle olunca yazamıyorum. O uzanan eller iyi ki var yahu. Olmasa ne yapardık.

Berceste sen şimdi en çok şu fransız filmlerine dair söylediğim şeye gülüyorsundur:)

Fırsatın olursa izlemeni çok isterim filmi. Ben apartmana, katlardaki dinlenme koltuklarına, asansörün dokusuna bayıldım. Asansör çoğu zaman yarı yolda bırakıyor insanı ama olsun. Ferah. Yarı yolda kalıp hareket etmesini beklerken sıkılmayacağın bir mekan. Neyse neyse...
sevgiler çok.

Berceste dedi ki...

Yok yahu, huzura, mutluluga, guzel denk gelen tesaduflere idi yuzumdeki gulumseme. Filme degil. Onu merak ettim, nereden bulmali, nereden bulmali diye dusundum sadece. Hos bulsam da evin bocurtu izin vermiyor ya! Nay nay dinliyoruz, nay nay seyrediyoruz. Hayatimiz nay nay bu aralar :)

çello çalan kedi dedi ki...

Bercestem, şuradan;
http://www.sinemaa.com/online%20film%20izle/hedgehog-le-herisson-yasamaya-deger

mesela sizin bücür gece tatlı rüyalarına dalınca bir fırsat bulabilirsiniz. hı?

öpüyorum çok.