15 Aralık 2010 Çarşamba

...

Yudum yudum anlatamam, bir çırpıda kusup gitsem daha iyi olacak. Bir konu var. Önemli. Ama burada sansür getireceğim, yazdıklarıma elbet. Tanzanya'daki kuzenimin burasını okuyup - ki bir gün okuyacak- benim duygusallığımdan etkilenmesini istemiyorum. Onun acısı benden çok daha büyük. Birini kaybedince anılar hücum ediyor. Buna dur demek imkansız. Dün içim acıyordu, bugün daha bir acıyor. Dün ağlıyordum, bugün daha çok ağlıyorum. Birini çok sevmek için onunla çok fazla zaman geçirmek gerekmez hani. Birini sevmek için belli bir neden bile gerekmez kimi zaman ya. Kuzukulağı toplamışsın birlikte, ilk tekilanı içerken yanında olmuş, sevmiş seni, bir ağaçtan en olgun ve en güzel meyveyi tutmuş sana yedirmiş... Neyse neyse.. Şimdi ben susmaya gidiyorum. Öyle.

3 yorum:

... dedi ki...

birini kaybedince anılar oyle bır hücüm ediyorki evet dur durak bılmıyor ve bir film şeridi gibi gözünün onunden akıp gidiyor. ozellıkle suan, tamda acının en dorugundaki su anda, hatıralar aklına dustugundeki takındıgın tebessumu yogun bir biçimde hissetmeyı arzuladım. anlıyorumkı acıtanlar benı henuz terketmemıs. umuyorum; bir gün en güzel olan anılarıma hiçbir etki altında kalmadan gülümseyebileceğim...

endiseliperi dedi ki...

çello çalan kedi,
çok üzüldüm. acısı zamanla şiddetini azaltıyor ama hep acıyor.

başın sağolsun.

sevgiler.

çello çalan kedi dedi ki...

... ; zaman belki, kimbilir.

Peri; yakın zamanda tanzanya'ya uğurladığımız kuzenimin babasıydı, amcamdı. kuzen cenazeye gelemedi. içlerde bir acı. Hayat tuhaf diyorum, başka bişey demiyorum. Yaşam elbet devam ediyor. geçen haftaki kadar ağlamıyorum. fotoğrafta sağdaki oğuz, soldaki amcam. o gün ne şahane bir gündü. deliler gibi kuzukulağı toplamıştık, çok çok neşeli bir yürüyüş sonrası kahvelerimizi içmiştik, mis gibi köy havasını içimize alıp dönüvermiştik. bilmiyorum işte. büyülü anlarımız oldu bizim. güzeldi.
teşekkür ederim, desteğin için.