13 Temmuz 2010 Salı

Tutkunun peşinde giderken

Annem geçenlerde bir değişiklik yaptı da bize geldi, oturuyoruz karşılıklı. Tarlalara bakıyor yanıbaşımızdaki. Bugünlerde ayçiçek tarlaları kendini belli ediyor hemen. Resim gibi duruyor karşı taraf. Oradan buradan konuşuyoruz. Zaman zaman da susuyoruz, bir rüzgar esiyor mesela balkonda, ohh diyoruz. Bir ara tarlaların boşluğuna bakıp eskiden olsaydı diyor, bu tarlalarda bir sürü kişi çalışıyor olurdu günün bu saatinde. Oysa şimdi tarlalar bomboş. Çalışan filan yok. Beyaz yemenili kadınların yerini ilaçlar almış, tüm ayrıkotlarını ilaçlar temizliyor, çapalar artık küf içinde.

Biz böyle konuşurken konuşurken laf lafı açtı, üşenmedik hayaller arasında dolandık. Sonra annem aklına nereden geldiyse hani dedi sen motosiklet ehliyeti alacaktın. Haklı. Ne zamandır istiyorum. Ne bekliyorsun ayol, bekleme. Doğumgünü hediyesi olarak motosiklet de benden.

Bazen önüne imkanlar serilen ama onları değerlendirmeyen insanlara söylenir dururum, ahmaklar derim oturduğum yerde, o imkanlar olmasına rağmen kimbilir ne gibi engelleri olduğunu bilmeden atar tutarım bir nevi, şimdi hal böyleyken onlardan bir farkım yok görüyor musun? Neyse, motosiklet benim çok kolay dillendirebileceğim bir konu değil. Beni çok iyi tanıyanlar ne kadar meraklı olduğumu ve ne kadar çok istediğimi bilir. Konu hassas. Oğuz faktörü var. Kendisi benim her istediğimi yerine getirmek için çalışır, heveslerimin peşinden gelir, olmadık şeyleri denemeye meyillidir, yeniliklere açıktır, şahanedir ama motor konusu aramızda uzlaşamadığımız alanın en temel taşıdır. Pek konuşmayız bu konuyu. Ben onun tamam demesinin altında gerçekten ve içtenlikle tamam demesini beklerim. İki tekerlek ve hız gözünde büyüyor. O'nu anlamıyor değilim, ama işte. Tutku delilik alameti, kımıl kımıl. Kaşınıp duruyor içeride bir yerde, pirelenmiş gibi oluyor insan, içindeki bir yeri kaşımak istiyor ama mümkünatı yok, arzu edilen şey gerçekleşmedikçe, o kaşınma hissi bir türlü geçmiyor.

Annemin sahi noldu senin ehliyet işi diye sormasıyla başlayan süreci dün netleştirdim, kaydımı yaptırdım. 28 Kasım'da direksiyon sınavım var. Hissediyorum, gelecek bahar ağaçlar tomurcuklanmaya başlar başlamaz tüm pireleri kovalama konusunda başarılı olacağım. İçimdeki tüm kaşınmalara bir son.

Pink Panther'e mesaj : Senin yerin ayrı güzelim. Pabucun dama filan atılmaz merak etme.

5 yorum:

ŞuŞu dedi ki...

Oğuz öyle haklı ki benim tarafımdan bakınca,benim eşimde bir motorsiklet tutkunu yıllarca başının etini yedim sakın ha diye,tam unuttuğunu sanmışken aldı geldi motorsikletini. senin deyiminle kovaladı tüm pirelerini:)
Havalar ısınmanya başladımı benim içim daralıyor. Yine başlıyoruz diyorum.her sabah her akşam o işe gidip gelirken benim aklımda onunla birlikte gidip geliyor.

Biliyorum insanın başına her an her şey gelebilir ama ben hiç ısınamadım o iki tekerlekli alete:)

Aylak Kedi dedi ki...

heralde annemin bana motor hediye etmesi kıyamet alameti olur. bisilete bile sıcak bakmazken..

hüznün tadı dedi ki...

Ne hoş anneniz var.Size motosiklet alıyor.İnanamadım. Oğlum ilk motosiklet aldığında uykularım kaçmıştı.Hele suriye'ye gittiğinde. Şimdi alıştım.Eşimde motosiklet aldı.Bol bol geziyoruz.Gerçi ben uzun yola çıkamıyorum hala...

çello çalan kedi dedi ki...

Şuşu, şişşşt şimdi bak pireleri yollarız üzerinize :)bu bi hal işte, tabi ben daha yolun çok başındayım önce şu ehliyet kısmını çözeyim de :)

aylakım kedicim, uzak kaldım buradan ne alemdesin onu bile bilmiyorum, ben annelerin bu gibi şeylere karşı uyum gösterebileceğine inananlardanım, ha bazı şeyler yavaş yavaş oluyor ama tümden kapalı olmadıklarını düşünüyorum, ucundan dene bak. bi de ben bi anne olmadığım için çok rahat atıp tutabiliyorum, bi anne olsaydım biçok şeye izin verirdim gibi geliyor, hayat başka nasıl öğrenilir kuzum? koru kolla bi yere kadar, galiba biraz kadercilik de var serde, bilmiyorum çok çetrefilli bir konu anneler ve izin verip vermedikleri... yanılıyor olabilirim. ama şu ana kadar ebeveynlerimden koparamadığım izin olmadı sanırım ben de çok acaip isteklerde bulunmadım, altını çizerim motor acaip bi istek değil benim gözümde.
Ah kaçıranlar için şöyle bir dip not vereyim biraz daha anlamlı olabilir o zaman durum, babam ben onu bildim bileli motor kullanır, annemle kasklarını takıp çevre illere geziler düzenlerler, uzun yol yaparlar yani, çeşitli durakları vardır, çay içtikleri, dondurma yedikleri filan.. bi dönem annem de kullanmış, bizde durum bu şekilde iken benim bu güne kadar beklemiş olmam mucize. neyse işte. çenem de düştü bak...

hüznün tadı :) sizin enerjinize de hayran kalmamak mümkün değil hani. olsun uzun yol da zamanla olur belki kimbilir, şehir içi gezintiler bile çok güzel olmalı, kıskandım sizi...
sevgiler.

gri kent sakini dedi ki...

hayat bir serüven akıp giden ... rüzgarın tadına varmak ve hayata dokunmak için pencereyi açıp yüzünü o rüzgara dönmek gerek , sende bunu başarıyorsun , bizde her açtığın pencerede mutlu oluyoruz ... :)