Bir arkadaşım, başka bir ortak arkadaşımız hakkında oturup hiç üstüne vazife değilken ahkâm kesmeye başladığında kulaklarımı tıkayıp oradan hızla uzaklaşmak istiyorum. Onaylamadığımız, takdir etmediğimiz, bizim olmayan davranışları görmeye tahammülümüz yok. İşte o tahammül çıtamız biraz yükselse, belki biraz daha katlanılır olacak aramızdaki iletişim. Ah evet bir de tek sesli olmaya itiyor insanı böylesi. Sanki tek renk, tek bir doğru, tek bir yaşam biçimi, tek bir düşünce varmış gibi...
Bunları söylemek istiyorum işte, kaçmak istediğim ama kaçamadığım zamanlarda. Başaramıyorum. Ha bir de bırak demek istiyorum, bırak yahu kendi doğrularını yaşarak öğrensin insanlar. Kendi duygularını yaşasınlar, kendi duygularından yola çıkarak tecrübe kazansınlar. Üzülsünler, zarar da görsünler, acı da çeksinler. Böylesi yaşam, steril bir odanın içinde kalmaktan ve acı çekmeden nefes almaktan çok daha iyi değil mi?
7 Mart 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
sevgili çello, sen bu blogger olayını çözebildin mi?
soruyu şöyle değiştirerek sorayım,kendi bloğuna düzenli olarak girebiliyor musun?
blogların eski tadı tuzu kalmadı. acaba diyorum yazılmamış kitapları bile imha eden zihniyet bloglara mı el attı...
sevgili çello, bir blog nedir? eninde sonunda insanın kendi kendisiyle konuşmasıdır... yani bize şu mu denilmek istenmekte:konuşmak yasaktır efendim,kendi kendinle bile!!!
ben çözemedim.ya sen çözdün mü???
Yorum Gönder