Dün akşam için Türkan Sabancı Kültür Merkezindeki tiyatro gösterisine gitme planı yapmıştık Sezen'le. Sonra baktım ben pek kapalı yere girme havamda değilim, eve de gidesim yok, günlerden Ulus Pazarı günü. "Git pazara dolaş şöyle gönlünce çello" dedim. Zaten pazarda dolaşmayı sevmeyen kadın yok sanırım. Gittim, dolaştım, bikaç şey buldum, pazardan çıktım, nereye gitsem? eve mi? Hıh. "Git kız çello Fazlı Abi'nin yanına, iç iki çay, hem giderken orman havası da al, kuş seslerini de dinle". Edirne'de Karaağaç'a gitmek pek keyifli, özellikle motorla, önce iki tarihi köprünün üzerinden geçiyorsun bir kere. Bu iki nehir Edirne'nin şah damarı gibi. Ormanın içinden geçerken orman kokusunu ben ancak motorla yolculuk yaptığımda alabiliyor, kuşların seslerine ancak bu kadar dokunacak kadar yakın olabiliyorum. Geldim Fazlı'nın yerine, Mualla yeni gelen şemsiyelerin altındaki plastiklere su dolduruyordu, Nurten'e hamile kediyi sordum, kedi doğurmuş ama yavrularını saklıyormuş Nurtenlerden, buraya gelip yemek yiyip gidiyor dedi, Rektörlük bu ayın sonunda yeni binasına geçecek, taşınma hazırlıkları yapıyorlar, acaba rektörlüğün köpeği Cango'da onlarla gidecek mi? Merak ediyorum.
Motorum çok güzel bekliyor beni di mi?
Teyzenin yanındaki poşetlerde kendi bahçesinden topladığı ıspanaklar var...
3 yorum:
canım benim yıllardır ön seleye geçemedim bir türlü :( ne güzel güzel olmazmı doğayı , rüzgarı tümüyle hissetmek :)
mükemmel bir akşamüstü, yine çok güzel görmüşsün Çello:) Yeni eve geçme telaşı bizi büsbütün ablukaya almaz ise eğer, bu sene yakın yerlere bir hafta sonu kaçma programına Edirne yi alasım var fena halde... O teyzenin bahçesinden ıspanak almayı da yazıcam listeye :)
Edirne'den bir sokak!! ne kadar da güzelmiş :))
Yorum Gönder