1 Ağustos 2011 Pazartesi

Yarın yine martıları dinlemeye gelecek misin?

Önce Oğuz bu dizinin seveni oldu evimizde. Ben pek yüz vermemiştim, Oğuz'un kahkahaları evi doldurunca göz ucuyla izlemeye başlamıştım, baktım böyle yarım izlemelerle olmayacak, internetten izlemeye başladık birlikte. Leyla ile Mecnun'dan bahsediyorum.

Bugün 6. bölümü tekrar izledik. Bence dizinin kendini bulmaya başladığı bölüm. Yavuz Hırsız'a bu bölümde vuruldum, İsmail Abi bu bölümden sonra kendisini bulmaya başladı. 6. Bölüm bence Leyla ile Mecnun'un koptuğu bölüm. İzleyenlerini reklamlar yoluyla değil de daha çok kulaktan kulağa toplamış, ben bu kadar seveni olduğunu bilmiyordum, İsmail Abi'nin fanları var, ah İsmail Abi de fanları olmayacak gibi de değil ki.
Şimdi ben böyle konuşuyorum, izlemeyen biri için söylediklerim çok havada kalıyor farkındayım, çok da anlatmak istemiyorum, konu kavuşamama üzerine dermiş çatmış yuvasını, modernize bir "Leyla ile Mecnun" hikayesi gibi ama değil..

Ben bu 6. bölümde Zeynep'in diziye girmesiyle Hırsız Yavuz'un nasıl bir adam olduğunu görmeye başladım, ah nasıl da içten, Zeynep'e bakışı nasıl da güzel. Zeynep'in denizin kenarında Yavuz'a bahsettiği Sait Faik'in "Ermeni Balıkçı ve Topal Martı" öyküsünü bilmiyorum. En kısa zamanda okumayı istiyorum.

Söylemeden geçemeyeceğim, dizi feci şekilde edebiyattan besleniyor, Attila İlhan'ın "Aysel Git Başımdan" şiirinin bir iki dizesini duyunca, ah diyorum, ne güzel!
Sonra anlatım harika bak, Zeynep Yavuz'la kaşar ekmek yiyerek eve dönerken "seni yarın yine görebilecek miyim?" diye sormaz da, "yarın yine martıları dinlemeye gelecek misin?" cümlesini tercih eder, sonra öper yanağından Yavuz'un, sonra o an Yavuz olur seyirci, bir zil sesi ortalığı kaplar. 

Ayrıca Zeynep çok hoş, elinde şemsiyesi, martıları dinler, Yavuz Zeynep'in evine girip tokasını çalacak kadar duygusal, Zeynep'in gözleri görmediği için yürürken önüne çıkabilecek engelleri o farkında olmadan bertaraf edecek kadar düşünceli, neyse, diyeceğim o ki, şu sıcak yaz günlerinde, ne izlesem dediğin olursa şayet, bak kolay kolay "izle" gibi önerilerde bulunan bir kimse değilim, bilirsin, ama bu diziyi bence izle, gerçekten vakit kaybı değil, sahiden sahi...

6 yorum:

Adsız dedi ki...

En kaliteli Türk dizisi bu bence. Bence değil, resmen öyle. Yavuz'un içtenliği, İsmail abi'nin saf kalbi...
Resmen şiirsel bi dizi. Değil mi?
"O gemi bir gün geleceeeeek"

çello çalan kedi dedi ki...

Ah Merve, di mi? Evet kesinlikle, senaryo ne kadar içten. Oyuncular ne kadar başarılı. Şiirsel bir dizi tanımı ne kadar da doğru. Hani absürd bir komedi izlerken bu kadar duygusal olması, ne hoş.

Oğuz'a sordum, Gemi kısmını bilmiyorum, sezon finalinde olduğunu söyledi. Henüz "o gemi bir gün gelecek" benim için havada bir cümle, şu hafta izleme hızımızı artırmayı planlıyorum ben, kitaplara biraz ara vereceğim. Emin ol izleyince sana yine yazacağım.

Sevgilerimle.

heidi dedi ki...

Leyla ile Mecnun'u sevenler Üsküdar'a Giderken'i de sevdiler. Leyla ile Mecnun'u yarım yamalak izledim. İzlediklerimi de çok sevdim. Şimdilerde üsküdar a giderken'i izliyorum. Oğuz Atay, Cemal Süreya, Turgut Uyar espriler şiirler havada uçuşuyor. Ama malesef ki kaldırılacakmış. Vaktin olursa 13 bölüm de olsa izle bakalım sevecek misim.

çello çalan kedi dedi ki...

Aslında aklımda Heidi, Janis söylemişti bak "Üsküdar'a giderken'i" de seversiniz demişti. Başlayamadık bir türlü. Desene o dizide de edebiyat var. 13 bölüm de olsa mutlaka izleyeceğim.

Mahir'i kokla lütfen benim için.
Sevgiler çok.

pınar dedi ki...

Yeni sezonda Yavuz olmayacakmış diye bir haber duydum.
İnşallah tekrar döner.
Ama İsmail ağbi olmadan olmaz.

çello çalan kedi dedi ki...

Canım Domatessuyu, geçen gün ekşi'de okudum bu bilgiyi, gerçekten üzüldüm, Osman Sonat gerçekten çok iyi bir oyuncu, devam edeceğini umuyorum, bakalım.