İnsan denilen varlık su gibi. Her koşula ayak uyduruyor, uydurmasını becerebiliyor, yeter ki istesin. İstesin diyorum ama kişi öyle bir an geliyor ki, isteme noktasında kendini hazır ol beklerken buluyor, oysa hazır ol noktasının bir evveliyatı var, istemek zorunda bırakılan koşullar gün yüzüne hiç çıkmıyor. Sonuç, istiyor ve istediğimiz için yeni bir ortama alışıveriyoruz. Gerçek tam da öyle değil, bunu hepimiz biliyor ve susuyoruz. Şartlar öyle gerektiriyor.
Geçiş dönemleri hep çok rüzgarlı. İşte o dönemlerde kasılan, kasıldıkça yorulan beden, uykuda dahi çalışıyor, paydos için dönem sonu bekleniyor.
Zoru başarmak güzeldir ya, bir de başarana sormak gerek. Ey sevgili zoru başaran, bu başarı sana neler kattı ve neler aldı götürdü hı? Cevap vermeden önce unutulmaması gereken temel kural, her ölümlü insan yaşar bunları. Dünya, kişiye özel geçiş dönemlerini topraklarında barındırmasını iyi beceriyor. Nice özel koordinasyon bir araya geliyor ve her bireyin kendine özel bir geçiş geçirgenliği oluşuveriyor. Geçiş döneminden hediye bir çizgi, bir mimik, derin bir nefes kalıyor.
Umut, fesleğen çiçeğine benziyor birazda. Dokunduğun zaman kokusu etrafa yayılıyor. Geçiş ve umut sıkı birer dost, aralarından su sızmıyor. Sızmadıklarını gördükçe keyifleniyor, keyiflendikçe derin nefesler alıyorum. Görünen o ki, dönem sonuna birazcık daha var.
1 yorum:
feslegen kokusunu guneyedek tasidin.. ne guzel..
Yorum Gönder