Sabah iş yerimde bir çığlık, ayyy inanmıyorum sesleri arasına koşturdum. Bir avuç ya var ya yok, gözleri açılmamış sıçan misali bir köpek. Ayakları üzerinde duramıyor, gözler kapalı, soğuktan üşümüş, ha dondu ha donacak. El mahkum, içeri aldık, koynumuza soktuk, şalımıza sardık, eczaneden biberon aldık, en küçük biberon başlığı büyük geldi, sütü ağzına enjekte ettik, enjekte ederken parmaklarımdan birini yalancı meme yaptık. Janisjr doktorların kullandığı eldivenleri önerdi, içindeki pudrayı temizledikten sonra süt doldurup bir delik açılınca al sana yalancı meme.
Şimde ne olacak? Akşam benimle birlikte eve gelecek. Pirinç ne yapar bilmiyorum, daha önce evin içine köpek almamıştık. Annemle konuştum, Pirinç istemezse bize getir, ben bakarım önerisini getirdi. En kötü ihtimalle annemin ellerine teslim. Ama içimde bir garip duygu. Bu köpek daha 5 günlük ya var ya yok ayol, avucuma ancak sığıyor, bu şekilde annesinden ayrı yaşayabilir mi? Hani derler ya elime doğdu diye, çocukken resmen elime tam dokuz yavru vermişti o zamanlar baktığım köpek, köpeklere aşinayım ama bu bebe nasıl büyür bir insanın elinde işte bunu kestiremiyorum. Şimdi şalıma dolanmış yanımdaki sandalyede uyukluyor. Annesini arasam bulsam kokumuzun sindiği bu bebeyi tekrar kabul eder mi? İşte yine dertsiz başıma dert aldım. Bence akşam evde Pirinç bir lokmada yalar yutar bunu, sizce?
31 Ekim 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
ah canım benim yaa. nasıl kalmış öyle yalnız.. annesi bırakmaz aslında ama. şimdi sen bakacaksın ona, kolaylıklar dilerim. çişini yapmayı öğretmek filan epey bir iş. onu pirinç'le başbaşa bırakma istersen. kedileri iyi tanırım :) bizi bıdık'tan haberdar et.
Yorum Gönder