23 Kasım 2009 Pazartesi

Hafta sonuna süzmecesel bakış


Evet Cumartesi günü kitaplarım geldi, yanda duran ve bir çok kişiye göre şuh bakan ama benim nedense bakışını "dik dik bakıyor" şeklinde yorumladığım hükümet gibi kadın denilen türden Hürrem'in piyasada çok konuşulan kitabına başladım, zırt diye 150 sayfa filan okudum, istediğim şu an tam da böyle bir şeydi ve ilaç gibi geldi.

Hafta sonu uyur uyanık, uzun bir kahvaltı, evin eksikleri için zorunlu alış veriş, zeytinyağlı havuçlu pırasa yemeği pişirmece gibi aktiviteler ile geldi ve geçti.

Pazar günü Trt 2'de Selim İleri'nin Not defteri diye bir programa rastladık. Çok hayıflandım böyle bir programdan haberim yok diye. Öyle işte.

8 yorum:

dwarfwaves dedi ki...

Kitabı merak ettim,not aldım okunacaklar lıstesıne...pırasa mevzusu için de ayrıca taktir ettim :b

Zeynep'in Evi dedi ki...

150 hiçbişiy..bence arkasıda 200 sayfa olarak gelecektir..su gibi akıyor ve çok güzeldi..biraz geçsin yine okucam sanırım..

lady dedi ki...

gözün aydı kedi :) bitirince yorumunu duymak isterim, ilginç gözüküyor..

Sarı dedi ki...

Selim İleri nin programını bende bilmiyordum çok sevindim bunu görünce :) Pazara ben de bakıcam :)

geveze baykuş dedi ki...

ben de ısparta'daki son günümde ve dönüş yolunda uçurtma avcısı'nı yalayıp yuttum. son 4 sayfayı da bitirebilseydim yanımdaki kıza hediye edecektim ama arada o kadar çok böldü ki beni, kendi şansını yoketti şaşkın.
neyse, okuma listelerini takipteyim çellocum, hürrem de eklendi şimdi :)
sevgiler

çello çalan kedi dedi ki...

ah sevgili evliya gevezem, senin de okuyamamaktan muzdarip olduğunu biliyorum, uçurtma avcısı'nı okumana sevindim, hani edirne'ye geleceksin ya, hani karşılıklı rakılarımızı tokuşturacağız, hani ben sana ruhi bey den bişeyler okuyacağım, hani coşkuyla birşeyleri paylaşacağız ya, işte o görüşmemizde sana uçurtma avcısı'nın filmini de veririm bak söz :)

geveze baykuş dedi ki...

çellocuğummmm çok teşekkür ederimmmmm :)

BEYAZ TUVAL dedi ki...

Selim İleri'nin programı güzeldir, rastladıkça izlerim. Nedense çok az rastlarım...

Philippa Gregory'nin üç romanını okudum. Boleyn Kızı çok başarılı bir tarihi romandı. Bakirenin Aşığı da güzeldi. Fakat Mahkum Prenses için aynılarını söyleyemeyeceğim. Çok satan bir dizi romanın ardından tiraj kaygısı ile yazılmış, özensiz bir çalışmaydı sanki.

İskender Pala'nın Katre-i Matem'i de çok güzel, sürükleyici bir romandı.

Tüm bu romanların uzun süre listelerin ilk sıralarında yer alması bir tarihi roman furyasının başladığını düşündürtüyor bana. Ve ne yazık ki Hürrem de bundan nasibini alıyor.

Kitapla ilgili görüşlerini merakla bekleyeceğim. Belki okurum, şu an uzak duruyorum.

Bu arada, mutlu bayramlar.