26 Şubat 2010 Cuma

Janis'i beklerken dökülenler

Ne kadar olduğunu tam kestiremediğim bir süredir kendimde gözlemlediğim en temel edim, beni yoran, negatif yayın yapmama sebep olan, pozitif enerjimi emip gözlerimin içindeki gülümsemeleri silip süpüren insanlardan uzak durmak. Kendileri ile olan ilişkimde yazıyı, sözü, çizgileri uzak tutuyorum. Böylesi bana iyi geliyor. Zira köprüleri atmışsam atmışımdır. Geriye kolay kolay dönüp bakmam. Her insan bir başkasının hayatından sessiz sedasız çıkabilir. Proust, madem gideceksin sebep göster tadında laflar eder ama ben katılmam buna, isteyen istediği şekilde sebep göstermeksizin çekip gidebilmelidir. Ha bir de tükürdüğünü yalamaya çalışanlar var ki onlara kendilerine verdikleri söze sadık kalabilmeleri için elimden geleni yaparım, yeter ki o köprüler bir daha örülmesin.

Bugünüm temel konusu gidenler değil oysa, gelen(ler). Janisjr bugün yola çıktı, önce İstanbul uğrağı yapıp sonra bize gelecek. Ben evde onun varlığına iyice alışacağım. Bir süre sonra yüklenecek yine sırt çantasını kaplumbağa gibi ve kendi dünyasına dönecek. Dönecek ama ben onsuzluğa yine çok zor alışacağım ve varlığını çok arayacağım.

Bu arada buraya yerleştikten sonra misafir ağırlamak bir şölen oldu bizim için. Nisan gibi Geveze bir daha misafirimiz olacak, ön müjdeyi verdi kendisi. Ve belki Heidi ile kuzusu da yollarını Edirne'ye düşürebilir. Bu durumdan hiç şikayetçi değilim, kendimi bizlere ziyarete gelenlere seve seve adayabilirim.

6 yorum:

heidi dedi ki...

Ben de son 2 aydır farkında olmadan böyle bir eylem içine giriştim. Ve o negatif insanların beni ne kadar tükettiklerini farkettim.

H.sonları eş durumundan pek kaçamak yapamıyoruz. Gözümüzü 23 Nisan ve 19 Mayıs gibi mübarek günlere diktik. O günler için yapılmış o kadar çok planımız var ki bakarsın hepsini iptal eder soluğu Edirne'de alırız. Benim isteğim Hıdırellezde orada olabilmek. Bakarsın karşılıklı iki göbecikte atarız. Heyytt kim tutar bizi. (Mayısta 7 aylık hamile olacak ve hayatında hiç göbek atmamış bir insan)

çello çalan kedi dedi ki...

heidi ben geçen yıl hıdrellez'de buradaydım ve 2 saniye içerisinde bambaşka bir dünyanın içinde buldum kendimi. hazırlıksızdım. fotoğraf makinem yanımda yoktu. ama gördüklerimden o kadar etkilendim ki o günlerde ne yazabildim ne anlatabildim. fotoğraf makinemin yanında olmayışına ne yalan söyleyeyim hiç üzülmedim. ben daha önce böyle bir şenlik görmedim. gelinlik giymiş kız çocukları mı dersin, evden çıkarılıp yakılan koltuklar mı dersin, kasa kasa biralar mahallede içenler mi dersin, her kapı önünde klarnet ve keman sesleri, ellerde darbukalar... normalde o halkın içine girmek kolay değil ama benim yanımda onları tanıyan ve baba dedikleri biri vardı(benim babam size noluyo diyemedim)
görmeni çok isterim. tarihler konusunu ilerleyen günlerde tekrr görüşürz.

geveze baykuş dedi ki...

tutmayın beniiiiiiiiiiiiiii...

çello çalan kedi dedi ki...

gevezeeeem biriciğim burada şenlik oluyor o gün ama yanımıza babamı almadan zor gideriz :)
evet evet tutmasınlar ayol seni. ya ben diyorum yerleş buraya. rahat et. dinlemiyorsun.

bilge dedi ki...

kedine bayıldım benimde bir kedi ve köpeğim var iyiki var diyorum harikalar ..sevgiler..

geveze baykuş dedi ki...

alırız canım babanı da, ne olacak adam yemez ya :) zaten çok sevimliymiş, kelkedi'nin yalancısıyım :)
yerleşçem anacım yerleşçem de, sizin eve besleme olarak gelmeyeceksem önce bi iş lazım. arıyorum bu arada, edirne de listemde.