8 Haziran 2010 Salı

Ali Bey'den Mektup Var

Ali Bey ile bir süredir buradan yazışıyoruz. Yorumlardaki yazışmaları takip etmeyen varsa -ki vardır- diye birkaç ufak bilgiler vermek istiyorum, Kendisi 62 yaşında delikanlı emekli öğretmen. Ali Bey'in anlattıklarından eşi Güler Hanım'a aşk dolu baktığını biliyorum. Yorumlardan birinde aynen şöyle demişti, "İki ayrı insan aynı evin içinde tek insana dönüşüyor. karşındaki kişi senin bir organın haline geliyor. ne düşündüğünü, nasıl düşüneceğini gözün kapalı iken dahi biliyorsun"

Ali Bey'in yorumlara bıraktığı mesajlar birer mektup niteliğinde, çok ince, çok duyarlı, çok hassas. Geçenlerde kendisine "Neden siz de günlük tutmuyorsunuz?" diye sordum. Çünkü sandalye fotoğrafımı gördükten sonra kendisini Balıkesir'de bekleyen sandalyelerden bahsetmişti, bahsederken ben de içten içe Ali Bey yazmalı ve biz de okumalıyız demiştim. Verdiği yanıta bakar mısın?

"Sevgili Çello çalan kedi; günlük tutmak ciddi bir iş. Hele sizin gibi çok okuyan ve okumayı adeta hayatının baş köşesine yerleştirmiş gençleri görünce onlara karşı mahçup olurum diye düşünüyorum.Sizleri okurken arada bir yazmak da bana günce tutmak gibi geliyor.Sevgi ve saygıyla esen kalın... "

Son yazımda zamanı yakalayamama ve yetişememe hallerimden dert yanmıştım, Ebruli de benzer durumda olduğunu ifade etmişti. Ali Bey bu yazı üzerine oturmuş ve aşağıdaki yazıyı kaleme almış, bu yazının yorumlar kısmında kaybolup gitmesine gönlüm razı olmuyor, istiyorum ki şöyle baş köşede yerini alsın, benim gördüğümü sen de gör, oku, duyumsa.

Çello çalan kedi,ebruli günce ;neler oluyor size...bir telaş içindesiniz.Zamanı kaybettik,boşuna harcadık gibilerinden.Size bir şey söyleyeyim.Bu dünyada sahip olduğunuz herşeyi harcamaktan çekinmeyin,ama her şeyi..........hatta zamanı da.Harcanmayan hiç bir şeyin değeri yoktur.Öbür tarafa tek bir akçe,tek bir saniye götüremeyeceksiniz.İki yıldır bilgisayar kullanıyorumRuh ikizim olarak saydığım 1966-68 yıllarında Eğitim enstitüsünde(şimdiki eğitim fakültesi) sıra arkadaşımı internetten sürekli aradım.Geçen gün,memleketinde yayınlanan yerel bir gazetede ölüm ilanı okudum.Merhum emekli öğretmen.....'in babası falanca kişi hakkın rahmetine kavuşmuştur........Oysa ben bu yaz onun memleketine gidip,onon yetiştirdiği vişne ve kiraz bağaçlarının altında eski günleri yadetmeyi planlıyordum.Kardeşlerine ulaştım.1996 yılında Zeki Mürenle aynı günde öldüğünü söylediler.Şimdi yaşadığım her saati ,dakikayı arkadaşımdan çalmışım gibi hissediyorum.Çünkü o dünyanın öbür ucunda da olsa,ondan hiç bir haber almasam da,benimle aynı duyguları duyuyor,beni anlıyor,ihtiyacım olduğunda yanı başımda bitiverecekmiş gibi hissediyordum.O arakadaş da kimbilir neleri erteledi,iteyip de imkanı olduğu halde kimbilir nelerden vazgeçti.Bakın ben ondan 14 senedir fazla yaşıyorum.Kimbilir daha kaç yıl fazla yaşayacağım.Bu yüzden derim ki gençler,saatlerin,dakikaların hesabını tutmayın.Onlar size aittir.güle güle,tadını çıkara çıkara kullanın.Geçmişe dönüp,KEŞKE diyecek bir şey bırakmayın...... Bolca dağınık,savruk ve de mutlugünler ,saatler ,dakikalar yaşamanız dileğiyle........

Ali Bey size nasıl teşekkür etsem azdır, söylediğiniz şey üzerine düşüneceğim ve zamanı harcamaktan korkmamaya çalışacağım, hemen uygulama geçme konusunda söz vermiyorum bak, bilirsiniz bu tür şeyler damıtılma ihtiyacı hisseder ve kişinin onu bir miktar zihninde dolaştırması, onunla yolculuklar yapması ve onu yabancı hissetmemesi gerekir, salık verdiğiniz şey günün birinde benden bir şey olur umarım.

Mektup yazan, beton zemini kova kova sular ile serinleten, geçmiş zaman fotoğraflarını düzenleyen, Güler Hanım'a meyveler hazırlayan, çiçekler toplayan ellerinize sağlık.

6 yorum:

beste dedi ki...

Ali Bey gunluk tutsun gercekten biz de zevkle okuyalim. Iyiki yazmissin bu yaziyi Cello calan kedi bizde bu guzel yorumdan mahrum kalmadik:) Ali Bey'in dedigi gibi bolca daginik, savruk vede mutlu gunler

Leylak Dalı dedi ki...

Çellocuğum, Leylak ablan olarak ben de Ali Bey'in güzelim yorumuna kelimesi kelimesine katıldığımı belirtmek istiyorum. Çok yakınlarımda yaşadığım hastalık, ölüm gibi arka arkaya gelen tatsız deneyimlerden sonra hayatın tek bir saniyesini bile israf etmenin savrukluk olduğuna karar verdim ve şimdi her anın tadını çıkarmaya çalışıyorum. Endişeyle yitip giden yıllarıma da yanıyorum. Canımı sıktığım şeyler meğer ne boş şeylermiş. O yüzden derim ki tutun Ali beyin sözünü ve zaten inanıyorum ki Çello ne yapacağını bilir:))

losstime dedi ki...

bu paylaşım için çok çok ve çoookk teşekkürler.. Ali Bey'in yazısını okuyunca ne kadar çok şeyi ertelediğimizi bir kez daha anladım. Paylaştığın için teşekkürler çello

seneryocu2 dedi ki...

sevgili çello çalan kedi:eskilerin deyimiyle alicenaplık yapmışsınız ve beni sevgili günlüğünüze konuk etmişsiniz.ve ben kendimi orada görücüye çıkmış taze genç kızlar gibi hissettim.bgünlüğünüzü okurken kamerayı çalıştırmış olsaydım inanın yüzümün kızardığını ama biraz da mutlu olduğumu görecektiniz.

losstime,ebruli günce ve leylak dalı arkadaşlarımın iltifat dolu sözlerine de sizin aracılığıyla teşekkür ederim...........her daim mutlu olun veya her daim mutlu olmak için kendimizi zorlamaya isterseniz hep birlikte söz verelim.bu tür mutlu olmak ayrı bir yazı konusu.bir gün sırası gelirse onu da yazar ,konuşuruz.Tüm çelloseverlerin gecesi hayırlı olsun.............

çello çalan kedi dedi ki...

Ah Ali Bey, umarım canınızı sıkmadım, -mutlu olduğunuzu da belirtmişsiniz gerçi ama-

Yazdıklarınız, bu tür güzellikler, peşinden gittiğiniz incelikler, parayla satın alınamayacak tecrübeler okunmalı diye düşünürüm.

Paylaşımlarınız için tekrar teşekkürler.

. dedi ki...

Yeni okudum bu yazıyı ve kelimeleri bir araya getireceğimi bilemedim...
Teşekkürler çellocum ve teşekkürler Ali bey...
Teşekkürler...