2 Haziran 2010 Çarşamba

Ne var ne yok


Dün akşam üzeri kızlarla buraya geldik, Özgür'ün maçını izledik, izlerken iliklerimize kadar üşüdük.


Biliyorum anlatacak çok şey birikti, şuraya oturup iki laflayamıyorum senle, yo yo kötü düşünme, renksiz ve keyifsiz geçmiyor günlerim, ben burada her şeye yetişebilirken şimdilerde başaramıyorum, Meloş'u ziyaret edeceğim edemiyorum, Babam isyanlarda, 15 gündür uğramıyormuşum, eee siz gelin, evde durduğun mu var!

Annem geçen hafta günübirlik bir geziye katıldı, boğaz'da yedi, içti, arkadaşları ile eğlendi, o geziye O'nu sabah ben uğurlamıştım, O sabah iki otobüs orta yaşın üzerindeki kadınların nasıl şen şakrak olduklarından, nasıl eğlenceye düşkün olduklarından, kıpkırmızı rujlarından, birbirleri ile şakalaşmalarından bahsedecektim, olmadı. İki akşam önce salonumuza yolunu şaşırmış bir ateş böceği misafir oldu, maaile oturduk izledik, Pirinç ilk kez böyle bir böcek gördü, şaşkına döndü, oradan oraya zıpladı, bunu anlatacaktım sıcağısıcağına, yine olmadı.

Elimde Katre-i Matem var, How I Met Your Mother 2. sezonu ancak bitirebildik.
Dünya gündeminde İsrail var ama bu konuda ağzımı bıçak açmaz çünkü bıçakların hepsi Mavi Marmara gemisinde ne de olsa.

11 yorum:

ŞuŞu dedi ki...

şöyle bol laflı uzun uzun bir post gerek bana:)

Birde bloğuna her tıkladığımda çalan müziğin yok mu,itiraf ediyorum aslında yazsanda yazmasanda sırf bu müzik için gelirim ben buralara:)

çello çalan kedi dedi ki...

Şuşucum, ben de senin çizimlerine bayıldığımı söyleyememiştim kaç zamandır istediğim halde. demek kısmet bugüneymiş, harikasın. favorim hıdrellez:P

ŞuŞu dedi ki...

teşekkür ederim çokk teşekkür ederim:)

Leylak Dalı dedi ki...

Mekan o kadar güzel ki üşümeye değermiş.
Minicik şeylerden mutlu olduğunu okumak o kadar hoşuma gidiyor ki, yeter ki keyiflenmek iste, bir ateşböceği bile yeter:))
Bu aralar Nazlı Eray'la tıkılıyorum, o kadar keyifli ki, elimdeki bitti biter, hemen arkasından yeni kitabı.
Sevgiyle...

Not: Arka arkaya 3 kere "ki" kullanmışım. Emekli de olsam bir öğretmen olarak kendimi kınadım ama silmeye üşendim, idare et:))

Aylak Kedi dedi ki...

bir kedi, hem de kaçak özlenmiş..

bilmiyorum bunun cezası ağır olacak.. demedi deme..

çello çalan kedi dedi ki...

mis kokulu leylak; senin tüm ki'lerinin başımın üstünde yeri var, idare et ne demek:)

Yan gelip yatan kedicim, ama lütfen kızma, havalar güzelleşince benim evde durmam, sakinleşip kendime gelmem, dinginleşmem zorlaştı, dışarıdaki seslerimi bastırmadan yazamıyorum, o sesler tam bastırılırken uykuya geçiyorum, sanırım sadece yaşamak için fırsat buluyorum, keşke senin gibi öğrenci olabilseydim ama artık değilim ve günümün büyük bir kısmı iş yerinde geçiyor, lütfen bunu göz önüne alarak beni cezalandır olur mu? ama artık cezamız neyse çekmeye razıyız, emir demiri keser:) öpüyorum.

seneryocu2 dedi ki...

Selam çello çalan kedi ve okurları.20 Mayıstan beri başımı kaşıyamadım desem yeridir.O kadar yoğun yaşadım ki.............22 mayısta sizlerle yaşıt ve hatta sizden birkaç yaş büyük kızımı nişsnlsdım.20 haziranda İstanbulda düğünümüz var.Bu arada 92 yaşındaki sevgili kayınvaldemi Balıkesire baldıza götürdüm(altı aydır bizdeydi).Sizin bloğunuz hep aklımdaydı,ama nasıl olsa orada duruyor bir ara bakarım duygusu ile bakmadım,bakamadım.Sandalyeleri görünce bayıldım.Sandalyelerin eşlerinden bir kaçı Balıkesir!in Kepsut ilçesinde bacanağımın evinin izbe bir köşesinde hala durur.Ama yazları gittiğimde,tulumba ile su çeker,beton bahçeyi kovalar dolusu su ile yıkadıktan sonra,sizinki gibi üç beş saksı değil,en az 50-60 saksı sardunyalar,küpeliler,fesleğenler,ateş çiçekleri ve daha adını bilmediğim çiçekler arasında tahta masa ve ogüzelim sandalyalerde nice kitaplar okudum ve okurum.Ama sizlerin bu zevkleri bu genç yaşta tatmanız beni kıskandırıyor açıkçası.Oğuz'un uçurtma uzmanlığı da tebrike değer.Hani derler ya elinin hamuru ile erkek işine karışma:bazı konularda erkeklerin uzman olması gayet doğal.Oğuzla nice uçurtmalı yıllar sevgili çello çalan kediciğim....................

çello çalan kedi dedi ki...

Ah diyordum ki Ali Bey nerede, demek çok güzel meseleleriniz varmış, kızınız için çok sevindim, bu kadar duyarlıklı bir babanın kızının da en az onun kadar hassas olduğuna inanırım, dilerim mutlu bir beraberlik ve keyifli günler onu bekliyordur.
yazları yaşadığınız serinletilmiş bahçede kitap seanslarını ben de kıskandım bak şimdi.

tulumba, sandalyeler, çiçekler, hafif bir rüzgar ve dingin bir bahçe geldi gözümün önüne, bir de mutfakta fırından gelen kekin kokusu baştan çıkarıcı, demlenmiş çay da geldi mi tam olur.

merak ediyorum Ali Bey, bana yazdığınız mektuplar bu kadar samimi ve güzelken, neden sizin de bir günlüğünüz yok? Bizlerde sizi okur keyiflenirdik. Benimki bir temenni tabi.

sevgiler çok çok.

seneryocu2 dedi ki...

Seneryocu dedi ki:Sevgili Çello çalan kedi;günlük tutmak ciddi bir iş.Hele sizin gibi çok okuyan ve okumayı adeta hayatının baş köşesine yerleştirmiş gençleri görünce onlara karşı mahçup olurum diye düşünüyorum.Sizleri okurken arada bir yazmak da bana günce tutmak gibi geliyor.
Sevgi ve saygıyla esen kalın...

seneryocu2 dedi ki...

sevgili çello(lafı uzatmayayım diye bundan sonra sana böyle sesleneceğim)
günceni bir kez daha okudum o sandalyelerin hatırına.Çünkü bana çok cazip geldiler ve o sandalyelerin benzerleri ki en az elli yıllık vardır bahsettiğim balıkesir kepsutta kırık dökük de olsalar hala yaşam mücadelesi veriyorlar ve de benim yaz mevsiminde saat beş çaylarıma eşlik ediyorlar........

günceni ikinci kez okuduğumda dikkatini bir yerde toplayamadığından şikayet ediyorsun.Aynı hastalık bende de var.Ben bu ku sorunu :''büyük adamlar dalgın olurlar'' esprisiyle savuşturuyorum.Bu sözün de bir hikayesi var onu da sonra anlatırım.Moda deyimle(aslında hiç sevmiyorum)kendine ve Oğuz'a iyi bak!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

çello çalan kedi dedi ki...

Ali Bey Merhaba,

Öncelikle ilk mesajınıza dair, okumaya keşke daha fazla zaman ayırabilseydik, çok okuduğumuzu söylemişsiniz ama ben mesela ne kadar az okuyorum diyerek bu konuda tatmin olmayan bir bünyeye sahibim, hep yetersiz kalan bir edimdir okuma benim için.. belki uzun tatillerde daha çok okuruz belki emeklilik günlerimizde pek çok ama bizim kuşak için emeklilik de tırmanması imkansız bir dağ gibi duruyor önümüzde, sizler şanslısınız.

son mesajınıza dair, evet evet çello diyebilirsiniz sorun yok, insanların hayatında yaşam mücadelesi veriyor da olsalar yaz aylarında kendilerini bekleyen sandalyelerin varolduğunu bilme fikri çok hoşuma gitti. ben günün birinde beni bekleyen kulpu kırık bir fincana bile razıyım, bu durumda siz yine çook şanslısınız:)

içten mesajlarınız için teşekkürler.