Oldukça yorucu bir haftanın finalinde sürpriz bir ziyaretçimiz vardı; Geveze Baykuş.
Geldi, Cumartesi gecemize yerleşti, Pazar günümüzü güzelleştirdi ve yine birbirmize anlatacaklarımızı bitiremeden gitti.
Geveze sözüm ona, Oğuz ile işbirliği yapıp bana sürpriz yapacakmış ama ben ikisi arasındaki şifreli telefon görüşmelerinden sürprizin ne olduğunu, evden Onu karşılamak için çıktığımızı anlamıştım, buluştuktan sonra dışarıda yemek yedik, eve geldik, balkon masasını gecenin şartlarına hazırladık. Kurbağa sesleri eşliğinde anlattık, kitaplardan, olanlardan, olmasını istediklerimizden, yaşamdan, anılardan…
Pazar günü yine balkonda kahvaltı, sonra tarlalarda yürüyüş, çiseleyen yağmur, huysuzluk eden rüzgara inat uçurulan uçurtma, yolculuk hazırlığı, buram buram fesleğen kokusu, banyomuza bırakılan diş fırçası …
İşte böyleydi Baykuş ve Edirneli kedilerin buluşması. İnce, hassas, güzelliklerin sarıp sarmaladığı zaman dilimi.
Çok seviyorum seni Baykuş, çok.
31 Mayıs 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Sanırım o gün Baykuş beni aramış. Keşke duysaymışım da beraberce bıdı bıdı yapsaymışız:) Telefon özürlü ben:P
evet evet bak ben kedilerin yanındayım diyeceğidi, daha sonra çok bekledi telefonunu, sabah kahvaltıda bile janis aramadı diyordu..
sen amasra gezisine ne zaman yavru, bayıldım oraya, haklısın beraber gitmeliyiz.
Yorum Gönder