13 Ekim 2010 Çarşamba

Gerçeklik, Güven ve Babişin ameliyatı üzerine sayıklamalar

Bir süredir fırsat buldukça House izliyoruz, henüz 3. sezonu bile bitiremedik. Araya başka diziler girdi, elimizdeki bölümleri bitirip yenilerini alana dek Fringe ile paralel evrenin varlığına inanır gibi olduk, sonra yine House'un gerçekliğine döndük diyeceğim ama bu dizide de ne hastalar ne de hastalıklar gerçeğe yakın. Bizi peşinden bu derece coşkulu sürükleyip götürenlerin çekici olmalarının altında gerçeklikten uzak olmaları yatıyor olabilir, dur şimdi bak burada iki konu var zihnimi yakalayan. Biri gerçeklikten yeterince usanmış haldeyken gerçek nedir sorusu, bir diğeri ise "altında bir şey arama" serüvenimiz. Sanki nasıl desem böyle olunca gerçek hep altlara itilmiş gibi duruyor, görünen değil de gösterilmeyen, olan değil de olmamış gibi davranılan...

House'un bölümlerini izlerken doktor hasta ilişkilerini sorgular buluyoruz ya bazen kendimizi. House'un umurunda olmadığını gözlemliyoruz elbet, hasta ona güvenmiş mi güvenmemiş mi, peh. Ama hasta tabi yusuf yusuf, güvenmek istiyor sonra vazgeçiyor, gitmek istiyor, testlere bir dur diyesi geliyor. House'un tuzu kuru. Hasta doktor ilişkisinde güven, dizilerde bile evet önemli. Babam altı aydır doktor doktor dolaşıp nihayet güvenebileceği bir doktor ile dün akşam karşılaştı. Tüm aile babamdan yana dertliyiz. Nasılsın demiyoruz da, bacağın nasıl diyoruz ya da bazen yüzüne bakarak anlıyoruz. Ağrı atakları gelip gitmişse babamın değme keyfine. İşte dün akşam görüştüğümüz doktor diğerlerinden farklı bir tanı koymadı aslında babama, yine konumuz femur başında nekrozumsu durum. İnsan yaşlandıkça hastalıkları da afilli ve karmaşık oluyor. Bizim babiş nihayet ameliyat konusunda birine güvendi. Önümüzdeki hafta çarşamba günü ameliyatını olacak. Rahatlayacağız. Güven önemli, en az gerçeklik kadar.

17 yorum:

seneryocu2 dedi ki...

Sevgili Çello,

Artık aileden biri oldun.Bu yüzden babanın hastalığı ve ameliyatı laflarını okuyunca,hemen
geçmiş olsun demek ihtiyacını duydum.

Babanız kaç yaşında,onu da merak ettim.Tıp ilerledi,hiç korkmayın.

Hasta doktor ilişkilerinin,
sanırım Türkiye kadar kötü olduğu
ülke pek azdır.Tabi paralı muayeneleri kastetmiyorum.İşin içi
ne para girdi mi herşey bir anda ters yüz oluveriyor.Hastanede yüzüne bakmadığı yaşlı kadın,birden
bire ''anneciğim'' oluveriyor.Diller bir tatlanıyor ki,sanırsınız biraz önce bayram ziyaretinde baklava yemiş köftehor.
Böyle bir doktora elbet güvenilmez.

Atatürk'ün ''beni türk doktorlarına emanet edin''dediği doktorların nesilleri tükeneli çok olmuş...Varsa da kelaynak gibi,nerede yaşadığı bilinmiyor...

Berceste dedi ki...

Gecmis olsun!

gri kent sakini dedi ki...

belki yeri belki değil bilemiyorum ama çok değer verdiğim Hollanda ve Fransa da yaşayan iki kanser hastası akrabamın doktor hasta ilişkisindeki yaşadıkları malesef bizim ülkemizdeki hep rezillik dediğimiz durumu aratır vaziyette. En azından bizim doktorlarımız gerçekten daha duygusal ve daha anlayışlı davranıyorlar... Hollanda da yengeme boşuna devlet sana para harcıyor zaten öleceksin birşey yapamayız son isteklerini gerçekleştirmeye bak diyen profosörler doktorlar var... yaşama umudunu yiyip bitiren hasta bakıcılar... Bu arada Çello, babacığınada acil şifalar dilerim..

Berceste dedi ki...

Seneryocu2 duramadim, dayanamadim bir ses etmeden yazdiklarin uzerine. Valla ben de Ingiltere'deki doktorlardan pek dertliyim. Sayelerinde belimden sakat kalmak uzereydim! Saglik sistemi muhtesem diyemem Turkiye'de. Ama doktorlarin buyuk bir bolumu ne yaptiklarini biliyor, isinde uzmanlasmis. Bir kere onlerine gelen hastalardan tecrubeliler. Ingiltere'de doktora gidersiniz, hastaneye degil, saglik ocagina. 5 dakikaniz vardir.Randevunuza bir saniye gec kalamazsiniz.
(arkasi diger yorumlarda, izin vermiyor Blogger yoksa)

Berceste dedi ki...

Gec kalirsaniz iptal olur, sonraki randevuyu 15 gunden once alamazsiniz. O 5 dakikada butun dertlerinizi anlatirsiniz. Ilac ya yazilir ya yazilmaz. Oyle gribe antibiyotik yazmak falan yoktur. Zaten saglik ocaginin kapisinda yazar, gripseniz, ama oksurugunuz yok sadece burnunuz akiyorsa gelmeyin :)Esim dalga gecerdi, olmeden once sakin gelmeyin, o zamanda soyle bir ugrayin diye.
Benim bel meselesinde de, kac defa kilitlenmis bir halde gittim saglik ocagina. Kipirdayamiyordum,eller havada oyle kalakalmistim. Birseyin yok birseyin yok buyurdu doktorlar. Hatta bir tanesi insan maymundan gelir, egik durur, duz durdugun icin arada da olsa sanslisin buyurdu! Agri kesici verip verip yolladilar. MR dedim, yok zararli o deyip bir dovmedigi kaldi, tersledi...

Berceste dedi ki...

Sonra bebek dogdu, belim tutuldu ve gecmedi uzun bir sure, gene her zamanki aliskanlikla idare ediyordum. Kucagimda gazi oldugu bir aksamin sabahina bacagimda siddetli agri ile uyandim. Bagirtacak cinsten. Oglene dogru o agrilar bicakla kesilmis gibi gecti gitti. Ama topallamaya ve sol bacagimin bir bolumunu hissetmemeye basladim. Inatla doktora gitmiyordum. Ingiltere'dekiler gibi soylenecekler diye! Zorla bir arkadasim aldi beni goturdu MR cektirdi once. Sonra da doktor doktor gezmeye basladik.

Berceste dedi ki...

3 doktor ile gorustum. Ucu de ameliyat dedi. Fizik, su, bu, yok hayir ameliyat dediler. Ingiltere'ye geri donecegimiz gune 2 gun kala ben ameliyat oldum ve hiiic donemeden burada(Istanbul'da) kaldim. Cok da iyi ettim. Sonucta burada devlet hastanesinde bile olsa derdine derman buluyorsun. Ingiltere'de olsam basima gelecekleri soyleyeyim. Uygun zamani bulmak icin beni haftalarca belki aylarca bekleteceklerdi. Kesin Ingiliz olmayan bir doktorun eline denek olarak vereceklerdi.

Berceste dedi ki...

Kullandiklari anestezi malzemesi yuzunden basima ne gelecegi bilinmeyecekti, saglam ciksam bile hasat olacaktim(olan tanidiklar mevcut) Hastane mikrobu diye birsey var oralarda yaygin, kac hastane kapandi bu yuzden. O mikroba denk gelmemek icin dua edecektim. Ayaga da ya kalkabilecektim ya da kalkamayacaktim. Bilmem hangi ulke daha iyi siz karar verin. Ben kendi adima Ataturk'e sonuna kadar katiliyorum! Sevgiler...

çello çalan kedi dedi ki...

Geçmiş olsun dilekleriniz için çok çok teşekkür ederim.

berceste ve gks nin anlattıklarından sonra eh evet halimize şükrettim şimdi.

Babam şimdiki ortopedistine doktorun hastanesinde saatler geceyarısına yaklaşırken muayene oldu. Önceden randevu almadık. Hastanenin yolunu tuttuk, saat 23 e kadar hasta bakıyormuş, bizim ziyaret biraz piyangodan çıktığı için doktor sağolsun kabul etti. babam 6 yıl önce bypass oldu, atlattığı bir kalp krizi de var üstelik, neyse saat geç olmasına rağmen yönlendireceği kardiyolğu aradı sana bir hastamı yönlendiriyorum amaçlı, şimdi ingiltere'deki 5 dk geç kalınamazlığı duyunca bizdeki biraz daha esnek kurallar ve duruma göre değişebilirlik çok da kötü değilmiş diyorum.
Ben aslında sağlık sistemini sorgulamak niyetinde değildim, edirne sağlık kurumları açısından takdir edilecek cinsten. Aile doktorları çok iyi çalışıyor, devlet hastanelerindeki randevu sistemine halk uyum sağlamış görünüyor, bir çok kişi özel doktora görünür gibi vaktinde gelip muayenesini oluyor. Bunlar çok büyük aşamalar.

Neyse berceste şimdi iyisin umarım.

Gks üzgünüm akrabalrın için.

seneryocu2 dedi ki...

Türkçemizin çok sevdiğim sözlerinden birisi der ki:''bir dokun bin ah işit''
Benimki ona benzedi sevgili Berceste,Gri kent sakini ve Çello.
Ne demişler herkes kendi başına geleni bilir...Sizin örnekleriniz bana biraz ırkçılığı çağrıştırıyor.
Mümkündür.Şimdiye dek okuduklarım,
Özellikle İngilterede,Türklerin;ikinci değil,üçüncü sınıf vatandaş kabul edildiği....Aynı davranışı sanmıyorum bir İngiliz yurttaşına yapmıyorlardır.Ha bu olayın tersini düşünün bir de....Bizim bir Türk doktoru,bir ingiliz vatandaşına aynı
muameleyi yapabilir miydi???????????
Cevap koskocaman bir HAYIR..........
Çünkü yaptığında onu GECE YARISI EKSPRESİ'nden daha beter yapacaklarını bilirdi.....

Peki suç kimin?Vatandaşının arkasında duramayan devletin.Alçak eşeğe binen çok olur diye bir sözümüz de var bilirsiniz......
Amerikada idamlar hala varken,biz idamı kaldırmadık mı.Sakın idamı savunduğumu sanmayın.İki yüzlü politikalara karşıyım sadece...Bana göre Dünyada idam cezasının ilk kaldırıldığı ülke AMERİKA olmalıydı..
Çünkü Dünyaya yeni bir düzen vermeye kalkan kendisidir.Aksi ben güçlüyüm,ben kural tanımamdır.
Nereden nereye geldik...
Sevgili dostlarım,sizler araya araya iyi doktorları bulmuşsunuz,kutlarım.Ama ben iki kızı da doktor olan ve hastanede hastane mikrobundan ölen avukat arkadaşımın acısını hala kalbimin en ince yerinde duyarım... Ve bende öyle doktor öyküleri varki,sesli olarak anlatırken mutlaka ağlarım.
Allah kimseyi doktora muhtaç etmesin,kimseyi de doktorsuz bırakmasın.....

lady dedi ki...

kedicim, dualarım sizinle olacak.. çabucak iyileşir umarım bana.. öpücükler..

Berceste dedi ki...

Oyle oldu valla Seneryocu2 :) Bu benim oykulerimden sadece biri ama daha neler var! Diger yandan bu sadece benim basima gelmiyor. Ameliyata cagrilip 3 defa yok bugun seni ameliyat etmeyecegiz, 1 hafta sonra gel, uc ay sonra gel, bilmemkac gun sonra gel denilen Ingilizler de biliyorum ben. Yanlis teshis konulup, yanlis tedavi edilenler de! Ama 80 yasinin uzerinde olumu beklenen bir Turk ninesinin iyi edildigini de... Dunyanin her yerinde hersey olabiliyor neticede. Ama yok bati en iyidir diye bir kavram artik bende. Irkcilik var yok kismi ayri bir tartisma konusu... Duydugum, dinledigim yasadigim der ki, Turk doktorlarina guvenin! Sevgiler...

çello çalan kedi dedi ki...

sağlık konusu derin, hassas. tecrübeler farklı farklı, koşullar da keza öyle. yok yok ortada bir tartışma yok ve ben de ortamı yumuşatmaya çalışmıyorum. Sadece konu çok çetrefilli benim için.

ilginiz için çok çok teşekkürler...

Berceste dedi ki...

Yok yahu, tartismalar illa kanli bicakli olacak kaidesi de yok :) Uzulme sen, seni uzmek degil, tam tersi uzmemek, yureklendirmek amac. Duzelecek hersey, en guzeli ile hem de. Kalbimiz sizinle. Hem babanin onceki rahatsizligi icin de dertlenme. Benim babam da hem felc gecirdigi, hem yuksek tansiyonu oldugu halde(25) ameliyattan saglikla cikmisti... Uzulme...

çello çalan kedi dedi ki...

berceste, o kadar iyi o kadar sevecensin ki, gerçekten.

iyiyim iyiyim. kötü düşünmüyorum, kötüyü çağırmıyorum, bunlarla kendimi harmanlamamaya gayret gösteriyorum. Bu benim ataklardan da sıyrılmamı sağlıyor. Hani başımıza her an her şey gelebilir. Acı, ölüm, mutluluklar, ufak pırıltılar... böyle böyle hayat oluyor.

seneryocu2 dedi ki...

Sevgili dostlar burada tartışmıyoruz,herkes kendi deneyimlerini anlatıyor.Ben yurtdışına henüz çıkmamış,62 yaşındakı emekli bir öğretmenim.Benim anlatacaklarım
elbette Türkiyeden olacaktır.Üç sene önce,eşimin gözyaşı kanalları kapalıydı,Celal Bayar Üniversite hastenesinde bir proförle anlaştık.Üniversitede iki gözünün dekanallarıı açacaktı.Her göz için 250 liraya anlaştık.Ameliyat yapıldı,hoca ile görüşemedim.Aradan dört saat geçti,eşimle hastaneden ayrılacağız hala hoca yok.Dediler şurada muayenehanesi var oraya git.Gittim,500 lira çıkarıp verdim,dediki 250 sini geri al.Noldu dedim.Göz yaşı kanallarını açmak için burundan girdik,burun deliğinin birisinde küçük bir eğrilik vardı.Onu düzeltip,öyle ameliyat gerekiyordu.Onun için de 250 lira gerekiyordu.Halbuki bunu sizle konuşmamıştık.Düşünün,iki göz ameliyat edilecek diye ağır bir narkoz uygulanmış,Devlet hastanelerinde para alan doktorlar şikayet halinde hapislere atılıyor.Bölüm başkanı hoca bunları yüzüme söylüyor.Ki öğretmen olduğumu da biliyor.
Yazılanlardan şunu anladım ki,sosyal güvenlik sistemi,en gelişmiş ülkelerde bile çatırdamaya başlamış.Sonumuz hayırola!!!!!!

Berceste dedi ki...

Seneryocu2 - Konuyu uzatinca Pisimizi uzuyoruz diye yazmak istemiyorum ama sunu soyleyebilirim ki, yeni cikan kanunla bu dediklerinizi yapamayacaklar. Eger yaparlarsa doktor olma yetkileri ellerinden alinacak. O gun de dava edebilirdiniz, bundan sonra cok daha rahat dava edebilirsiniz. Allah kimseyi doktor, hastane kapisina dusurmesin, onlarsiz da birakmasin!