Birkaç gündür gelmiş geçmiş en iyi çellistlerden olan Jacqueline Du Pre’ nin hayatı üzerine yazılar toparlıyorum. Bunun yanı sıra yüzyıllardır gizemli hayranlar tarafından yetenekli sanatçılara hediye edilen stradivarius’lar ile ilgili yazılar okuyorum. Strad’larla bu kadar yakından ilgilenmemi sağlayan şey ise geçen hafta izlediğim The red violin filmi oldu. Bu kadar değerli çalgıların dahi sanatçıları bulmaları, müzelerde seyirlik malzemeler olarak yaşlanmaktansa işlevsel olarak yaşamaya devam etmeleri şahane bir fikir. Konu uzun, derleyip toparlayıp buraya da yansıtmayı planlıyorum.
Panik bozukluğumun seviyesi ile ilgili gerçek, Oğuz sayesinde geçen gece geldi suratıma şraak dedi oturdu. Aslında ataklarım ile ilgili yaptığımız klasik geyiklerden bir tanesiydi. Gecenin bir yarısı sırf hapşıramadığım için beyin kanaması geçirdiğimi düşünerek apar topar hastaneye gittiğimiz geceyi anımsamıştık ve ne güzel gülüyorduk ki Oğuz “ben senin prostat kanseri olmandan da çok korkuyorum” dedi. E haklı aslında. Üzerime yapışmış olan bu etiketi söküp atmanın yollarını bulacağım, söz.
17 Aralık 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Hapşırık ve beyin kanaması ile ilgili öyle bir hikâye anlatmışlardı ki uzun zaman hapşırmaya da hapşırmamaya da korktum! :) Hatta geçenlerde kalabalık bir ortamda hapşırığımı tutmak zorunda kaldım diye o hikâyeden pasajlar geldi aklıma.
Aslında bunlar herkeste olan şeyler. Etki ve tepki... Duygusal ve hassas insanları bulur böyle duygular derler. Buna da inanıyorum ben. Blogundan anladığım o ki oldukça hassas, duyarlı bir kızsın sen. Yani... Günümüzde insan insana değer vermiyorken bobiler, pisiler de öyle değerli ki senin gözünde. Gel de katlan bu dünyanın hallerine... Katlanamazsın şekerim. Etkilere tepkiler verirsin elbette.
Çevremden yola çıkarak panik atak'ın çoğunlukla erdemli, iyi insanları bulduğuna inanacağım.
:)
Sevgiler,
Sevgili Beyaz Tuval, bobiler ve pisiler için günün birinde daha fazla şeyler yapmayı umuyorum ve belki o günlerde biraz daha rahatlarım kimbilir.
mesajında yazdıklarınla, beni anlamaya, tanımaya çalışan yanınla sana çok teşekkür ederim.
Bu Prostat olayına uzun uzun güldüm. Güldükten hemen sonra da zibilyonuncu kere kalp krizi geçirdiğimi zannettiğim anlar geldi aklıma...
Yorum Gönder