5 Aralık 2009 Cumartesi

Şeker şerbet misali bir Hürrem

İhtiyacım olan şey beni içine çekecek derecede sürükleyici, kolay okunabilir içerikli, kafamı meşgul etmekten uzak, kendimi sorgulamama izin vermeyecek ölçüde şeker şerbet misali bir şey iken internet üzerinden yapmış olduğum kitap alışverişimin ilk kitabı olan Moskof Cariye Hürrem tüm ihtiyaçlarımı karşıladı ve okuyamama serzenişlerimi unutturdu.

Şimdiki durağım Boleyn Kızı. Eh bir miktar tarihi fanteziler içerisinde yuvarlanıp gitmenin kime sakıncası olabilir ki.

Yazı hayatına yeniden hoş gelip gözümüzü gönlümüzü şenlendiren Beyaz Tuval, tarihi kitap furyasının başladığını düşünerek Hürrem'den uzak durduğunu ve kitap ile ilgili görüşlerimi bekleyeceğini belirtmiş.

Kitaplar biraz da vitamin gibi, vücudun ihtiyacı olan bir besine elin ister istemez ve farkında olmaksızın gitmesi gibi, kitap seçimleri de yeri geldiğinde ruh hallerinin ihtiyacına göre şekillenebiliyor. Yani demem o ki beni terk eden okuma alışkanlığımı geri getiren Hürrem'i afiyetle yedim, içtim, bitirdim... Beyaz Tuval, beni fazlasıyla doyuran bu 800 sayfanın beklentilerini karşılamayıp seni hayal kırıklığına uğratmasını da istemem, elbette seçim senin...

8 yorum:

. dedi ki...

Dün migrostaydım Hürrem'i gördüm sen geldin aklıma...
Almadım,şöyle bir inceledim görüşlerinden sonra alırım belki.
Boleyn Kızı'nın ilk filmini seyrettiğim için kitabını okumak ilginç gelmeyecek şimdi keşke önce kitabını okusaymışım.
Koku öyle olmuştu mesela Önce Kitabını okumuştum,sonradan filmi o kadar iyi gelmemişti...
Neyse...Kitap diyince durmayı pek beceremiyroum :))

geveze baykuş dedi ki...

çellocuğum, canan tan'ın piraye'sini yeni bitirdim. piraye'nin göz göre göre hatalı seçimler yapışına sinir olsam da, kısa ve yalın cümleleriyle, hayatın içinden çıkıp gelen öyküsüyle bir solukta okudum. tavsiye ederim.

çello çalan kedi dedi ki...

halimcegünce valla hürrem'in kitabını görünce aklına gelmesine geleyim ama hürrem denildiğinde aklına gelmeyi hiç tercih etmem şahsen, yahu ne entrika ne entrika sorma..

gevezeeem, not aldım şekerim. ya yalnız canan tan bende nedense hani eskiden beyaz - pembe diziler filan vardı böyle aşk romanları. işte onlardan biri sanıp uzak durmuştum. net üzerinden de araştıramadım. aklımın bir köşesinde kalmıştı.

geveze baykuş dedi ki...

daha önce kitabın kapağına bakarak ben de benzer fikirlerle uzak durmuştum ama son toplu alışverişlerden birinde elime alıp bi karıştırınca hoşuma gitti. içinde bulunduğumuz okuma sancılı günleri atlatmak için ideal bi seçim olacağını söyleyebilirim :)

BEYAZ TUVAL dedi ki...

Sevgili Çello Çalan Kedicik,

Selim İleri duraklarındayım şu sıra. Henüz başlamadığım dört kitabı daha duruyor kitaplığımda... Arkadaşlarımın "Mutlaka okumalısın!" diye verdikleri birkaç kitap daha var. Belki bir ara soluklanmak için Hürrem'i okuyabilirim. Çünkü senin de belirttiğin gibi insan bazen yalnızca dinlenebileceği, okuyup geçeceği kitaplara ihtiyaç duyuyor. Şu sıra o ruh halinde değilim, ama yakındır. :)

Boleyn Kızı okuduğum en çarpıcı romanlardan biriydi. Diğer arkadaşların yorumlarından gördüğüm kadarıyla filminden uzak dur diyebilirim sana. Yetersiz, özetten öteye gidemeyen kopuk kopuk bir film, romanla kıyaslandığında. Zaten bir romanı filme dönüştürmekte çoğu zaman başarısız olunuyor.

Blogum yaşadığım bir olumsuzluk yüzünden yoruma kapalı. Cevaplarını senin blogundan takip edebilirim, senin için de sakıncası yoksa. Çok teşekkürler yakınlığın için...

Sevgiler,

çello çalan kedi dedi ki...

Beyaz Tuval sayfana yorum yazma özgürlüğümüz varsın gitsin, sen yazıyorsun ya...

Diğer bilgiler için ben teşekkür ederim. Aslında Boleyn Kızı kitabından sonra filmini değil ama Tudors'u izlemeyi planlıyorum, bakalım..

BEYAZ TUVAL dedi ki...

Boleyn Kızı'nda kendine uygun, peşinden sürükleneceğin bir karakter bulabileceğini sanmam. ;)

Tudors Cnbc-e dizisiydi galiba? Boleyn Kızı'nın filmini aldığımda orada asıl Tudors'u izlememi söylemişlerdi. Yanlış hatırlamıyorsam, 40'tan fazla bölümmüş. Süpermiş filan. Kitap yeterli geldi bana, izlemedim. Bu durumda, yine senin izlemeni bekleyeceğim. Yorumlarının ardından bir kez daha düşünebilirim. ;)

çello çalan kedi dedi ki...

aslında tüm bu çorapları başıma kendim örüyorum. Ne okuyor ya da ne izliyorsam sonuna dek sömürmek istiyorum, bir yazarın tüm kitaplarını okumayı, bir yönetmenin tüm filmlerini izlemeyi ve tüm bunları yaparken o konu çevresinde üretilmiş ne varsa tüketmeyi dileyen bir yanım var. bundan bazen sıkılıyorum bazen koklaya koklaya yeni izler yeni kapılar aralıyorum. Tudors evet haklısın cnbce dizisiydi. izlersem yorumlarımı yazarım ama ben tabi çok objektif olamayabilirim, tek korkum budur. sevgiler.