Dönüyorum, dolaşıyorum, bakıyorum, gözlemliyorum ve çocuklarının her ne konuda olursa olsun yapmış oldukları seçimlerle, yaşam biçimleriyle, kusurlu kusursuz tüm yönleri ile barışamamış ve bu barışılamayan yönleri kendi benliklerine taşımış mutsuz anne babalar görüp onlardan biri olmak istemediğime yeniden yeniden kanaat getiriyorum.
“Hiç bir anne – baba çocuğunun kötülüğünü istemez” düşüncesinden yola çıkarak kabul ettiğim ve anlayabildiğim bazı davranışlar olsa bile onları yeterince anlamadığımı fark ediyorum.
Mesela meslek seçimi bir krizdir. Yahu çocuk seçmiş bir yol, mutlu işte. Ne diye değiştirmeye çalışıyorsun yaptığı işi, ne diye ona illa biçtiğin gömleği geçirmeye çalışıyorsun. Diyelim o gömleği giydi, mutlu olacak mı? Olmayacak. Uğraşma işte. Ama olmaz. Hep başkasının evlatları daha bir girgin, daha tuttuğunu koparan, daha karizmatik, daha çok kazanan, daha saygındır, başkasının çocukları mutlu değildir belki ama önemli değildir ki bu.
Mesela eş seçimi bir krizdir. Yahu çocuk aşık olmuş, mutlu işte. Varsın o kız konsolos kızı olmasın, varsın terzi Melahat’in kızı olsun. Ne diye illa kafanda bir prototip gelin ya da damat yaratıp senin kafandaki damat ya da gelinin karşına çıkmasını bekliyorsun. “Bekleme işte” demek yetmiyor. “Mutluyum” demek yetmiyor. Nedense hep başkasının gelini – damadı daha bir güzel, daha güler yüzlü, daha hamarat, daha bir çalışkandır.
Bir çocuk kaç yaşında olursa olsun ebeveynle arasında gizli savaş hiç bitmiyor. Daha doğrusu ebeveyn rızası ile yaşamaya çalışan çocukların savaşı bitmiyor da diyebilirim.
Belki bir gün ebeveynler için de eğitim verilir. Bu eğitim esnasında “yetinmeyi bilen ebeveyn olmanın yolları” adında bir ders de umarım bu eğitimin içine dahil edilir. Bunu başarabilen, yani çocuklarının mutluluğunu önemseyen ebeveynler çoğaldıkça daha mutlu insanlar olacağız buna inanıyorum.
Bana gelince, özellikle annemle olan savaşların çoğunu geride bıraktım. Tüm bunları buraya yazmamı sabah gazetede okuduğum bir haber tetikledi, kustum da azıcık olsun rahatladım.
9 Aralık 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
sevgili çello çalan kedi, bu yazı için teşekkür ederim. bütün çocuklar adına..
tüm anne babalar çocuklarının iyiliğini ister. ama bu iyiliğ, hep "kendi standartlarına" göre isterler.... ve bizler hep kendi doğrularımızla yaşamanın savaşını veririz.... bazı durumlarda ise, kendi kendimize uğraşıp vardığımız noktanın, anne babalarımızın sözcükleriyle ifade edildiğini görür, "yahu ben farklı yaşamaya çalışıodum. nasıl oldu da buraya geldim" diye şaşar kalırız...
bakalım biz neler yapıcaz...
hep söylerim, üreme de yasalarla denetlenip izne-ehliyete bağlanmalı, öyle herkes tavşan gibi pıtır pıtır olmaaaazzzz...
Başkasının sesi; rica ederim. Ne yalan söyleyeyim ilk kez yazdığım bir şey için teşekkür ediliyor, utandım:P
Zahir ve mavi; bazı durumlarda onların dediği noktalara gelsek de bu bizim deneyimimiz olsun di mi? ama bıraksınlar cezamız neyse çekelim :)
Gevezem; hay yaşa ...
Yorum Gönder