a. 1. anat. Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü.
Babam bypass ameliyatı için ameliyathaneye gitmeyi beklerken, ya saçlarını kokladım, ya da ayakucuna geçip ayaklarını öptüm. Sevgimin taşıp akacak yer bulmaya çalıştığı anlarda karşıma çıkarsa eğer ayak, öpmeden duramadığım bir çıkıntı. Yere basıp basmaması önemli değil, temiz olup olmaması hiç mühim değil.
Bebeklerle aramda pek sıkı bağlar kurulamıyor, böyle kırılgan bir beden nasıl taşınır? Pratikte korkmadan kucağıma alıp taşıyabiliyorum ama düşününce ele avuca almak cesaret istiyor. Bebeklerin o pembe, yumuşacık, mis kokulu topuklarına karşı kayıtsız kalamıyorum, ne zaman bir bebek görsem, mesela yaz günü çorapları çıkarılmış, ayaklarını alıp ham ham ham yaparak ayağın sahibini eğlendiriyorum, şaşırtıcı biçimde komik buluyorlar bu oyunu, kıkır kıkır katılana kadar gülenine bile rastlıyorum. Oyunu kuralına göre, gıdıklamamaya özen göstererek oynuyorum, zoraki atılan kahkaha ile pek ilgilenmiyorum, eğer ben oyun havamızda değilsem, usulca sokulup yanına, yusyuvarlak topukları koklayıp doya doya öpüyorum. Sanırım ben ayakları iyiden iyiye seviyorum.
Sabaha karşı uyandım, hoş bir aydınlık var odada, tam da aydınlık olmayan bir aydınlık, bu an kısa sürecek, birazdan perdeler engel olmasa oda ışıkla dopdolu olacak, Oğuz uyuyor, nefesini dinliyorum, göğsü usulca inip kalkıyor, bu hareketi oldukça düzenli. Biliyorum ki, huzurlu bir uykunun elinde. İstanbul'dan döndüğümüz akşam havanın serinliği ile tekrar çıkarmak zorunda kaldığımız yorgandan ayaklarını çıkarmış, bir insanı ayaklarından sevip okşamayı seven biri için bu o kadar hoş ki... Hayır hayır, elbette gidip uyuyan birinin ayaklarını öpmeye çalışmak hiç akıllıca olmazdı, sırtımı pencereye dönüp ayaklarımı yorganın dışına çıkararak alarma kadar uykunun kollarına atıldım.
11 yorum:
:)
En güzeli bebeklerin ayakları.
Ben de oğlumun ayaklarını öpüyorum.Parmaklarını bunlar fındık gibi lezzetli diye ısırıyorum.
O da bayılıyor bu duruma,bir daha ısır diyor:)
Biraz garip olduğumu düşünüyordum bunları yaparken.
Ama bu yazı yalnız olmadığımı ispatlarcasına hoştu.
Babanız iyidir umarım.Geçmiş olsun.
Heey domatessuyu, önce hemen bypass ameliyatı 2004 yılındaydı, babişko şimdi gayet iyi, belirteyim, ama aklımda o sahne kalmış.
Offf ben benden bir parça olmayan bebeklere dahi böyle hissediyorken, sen ki annesin, senin çıldırman olası, oğluş ayakları kim ne tatlıdır yahu deli misin? hayır lütfen garip olmadığımız konusunda bir kere anlaşalım olur mu? Keşke tüm gariplikler böyle olsa. Zararsız, bir kavanozun kapağından aşağıya doğru süzülen reçel gibi... Sevgiler.
Çello;
Offf bu iyi,babanızın iyi olması çok iyi.
Garipliğim şöyle ki ;abartıyla birleşiyor hayatımdaki tüm sevdiğim şeyler.Ve bu da abartılı hareketlere dönüşüveriyor.
O parmakları ısırırken görseydiniz anlardınız:)
Tamam anlaşalım garipliklerimizde böyle tatlı ve güzel olsun.Zararsız.
Reçel ,vişne olursa razıyım.Kavanozun kenarını parmağımla silebilirim:)
:) ayka sevmek ne hoş, ne komik:) eh bebek değil sadece kim olsa ayağı öpülünce güler. sevilmeye pek alışkın olmayan bir yerimiz, sevgi görünce öyle aşırı tepkiler vermesi normal:)
ayak başlığını görünce çok şaşırdım, çünkü rüyamda ayak gördüm. evet! tanımadığım birinin ayağı, bir mevzuu var ama hatırlamıyorum, yahu kardeşim adamın ayağı yüzüme doğru filan geliyor sürekli. bildiğin çıplak ayak. çekiyorum yüzümü filan nafile. senin gibi ayak seven biri olsam neyse, hani nefret etmiyorum ayaktan ama aklıma da gelmez öyle sevmek filan.
ben bir rüya tabirlerine bakayım bakalım. neymiş, iyi aklıma getirdin. dur bakayım; "İyi amele, işin devamını sağlayan unsurlara, servetin devamlılığına... gerisini okumadım artık;) servet gelsin, bak, en sevdiğim organ ayak olur:)
öpüyorum çok. sevgiler.
Oy oy o bebek ayakları mıncıklanır, sonra o bezelyeye benzeyen minik parmaklar pıt pıt diye patlatılır, başparmağa gelince bommm diye bağırılır, çünkü o büyük:)) Oğlum neredeyse ilkokula başlayana kadar her akşa bu ritüeli üç-beş kez tekrarlardık. Şimdi bazen o kıllı ve kokulu koca ayaklarına da yapmayı deniyorum, gülmekten yerlere yatıyoruz:)))
Domatessuyu, vişne süper, kabulumdür, hafif mayhoş, peynirle ne yakışır vişne reçeli. hımmm. çok sulu olmasın, kıvamlı, beyaz porselen tabağa konulduğunda ortasından kaşık geçirilecek, yol çıkarsa evet, reçelimiz olmuş. Ben reçel pişirmedim, bu yaz mutlaka reçel pişireceğim evde, kararlıyım, bir de balık mevsimi geldiğinde balık ayıklayacağım, bu da hiç yapmadığım bişeydi, ayaktan reçele nasıl geldik anlamadım, kendimi reçeli anlatır buldum hay allah.
Sevgili Peri, Hoşgeldin demek istiyorum. Ne kadar güzel güldürdün beni, anlatamam.
Şimdi şöyle oluyor genelde, oğuz yorgun halde gelmişken ve sırtını yastığa dayamış, ayaklarını uzatmış ve tam bir eylemsizlik içindeyken, ben gidip ayaklarını seviyorum, o da hemen "dur dur dur duşa girmedim daha" cümleleri ile ayaklarını kaçırmaya çalışıyor. birinin ayaklarını seviyorsam, onu da seviyorum gibi bişey doğuyor içime bazen, tarifi zor.
ben şimdi bundan sonra görülecek rüyalar listesine "ayak-ları" ekliyorum ve Tina'nın patilerinden öpüyorum:)
Canım Leylak'çım , e şimdi ben gözümde ikinizi canlandırdım, bak nasıl da eğlendim, mesela kocaman birinin göbeğine pırt yapınca garip durmuyor bu hareket, eh evet ayaklara aynı şey yapılınca komik bir hal alıyor. Ne güzel yine de, birilerinin başparmağına bomm yapılması :)
tabii tabii, anlıyorum seni; insan sevdiğinin ayağını sever. ama ayağını sevecek kadar kanın kaynamıştır. bir ölçü sunar sana ayak. onu da seviyorsan, bu iş bitmiştir, safi sevgiye batmışsındır artık. ama çoğu kez o sevgi dizlerde kesilir, bilirsin;)
valla hayatımda ayağını bile sevdiğim insan sayısı ikiyi geçmez. bir çocuğumun bir de sevgilimin ayakları işte. öperim, yıkarım, masaj yaparım. compakt olarak, tüm beden olarak (ayaklar o noktada konuya giriyor)severim. hem niyetim öyledir hem de içimden gelir.
ama ben merkez zone nun bu ıssızlığından 2. zone a geçtiğim anda soğuk biri olurum. beni tanırsın, içi sevgiden dolup taşan, gözleri ıslanan biriyim. ama gel gör ki, şu insana da sarıl, bir ayağını sev, di mi!;) yok.
yo hayır, itiraz etmiyorum da karşımdaki bana yaklaşmazsa hayatta yaklaşmıyorum. geçen gün helva getiren komşu, sarıldı, bağrına bastı resmen, "canım benim, şu sıcakta ayağına da çorap giymişsin, pekmez yemeyi ihmal etme, olur mu?" dedi. sonra tekrar sarıldı. az önce kapıcının hanımı ile markete giderken karşılaştık, serin, güzel elleriyle iki kolumu da tuttu, hal hatır sordu. önce bir şaşalıyorum. ama sonra ben de karşılık veriyorum. soğuk, lanet bir tipim ama demek, itici de değilim, diyorum.
yaa, ne çok konuştum. sigara da yaktım, sanki karşılıklı konuşuyor gibi:)
öpüyorum çok. oğuz'a da selamlar, sevgiler.
Benim ayaklarım çok güzeldir;p Bence öyledir yani, hem devamlı kremlerim, gece gündüz;))
Neyse, şaka bir yana bu yazıyı bir erkek yazsa kesinlikle seksi, erotik bir yazı olurdu ama bak sen yazdın Çello, bir kadın diliyle nasıl da sevimli, tatlı bir şey oldu. Şaşırtıcı ama gerçek. Çok içten, çok güzel. Eline sağlık.
Çok sevgiler.
Peri, sen böyle konuşunca, gözümün önünde tespih çeken bir kadın imgesi beliriyor, hani tespih tanelerinin sırası bellidir ya, tıkır tıkır oynar parmakları, dilindeki sübhaneke dizisi elleriyle uyum içindedir de kendisi hiç farkında değildir, böyle gibi, bunun gibi buradaki sesin.
Ah Justine, di mi? Konu fetiş öznesi bir yandan, haklısın. Ben senin kahverengi sandaletlerinden arz-ı didar eden ayaklarını gördüm, kesinlikle haklısın, böyle bir ilgiyi hakediyorlar. Teşekkür ederim Justine.
Yorum Gönder