Kilit bir gecenin, bitmeyeceğinden korktuğum bir krizin etkisindeyim. Sabah uyandığımda ohh çok şükür dedim. Her şey ama her şey çok çok daha kötü olabilirdi. Kötü olan kısmını düşünmek dahi istemiyorum. Biliyorum günlük şifreli gibi konuşuyor, anlaşılması imkansız cümleler kuruyorum, sende haklısın. Günün birinde dün geceyi anlatabilirim ya da bu zor işe hiç kalkışmayabilirim, kimbilir.
ikikereikidört : Bir dostumun kollarımın arasından kayıp gitmesine izin veremem, vermem, verirsem ne olur kısmını düşünemem, düşünmek istemem, arkasından dolanıp sımsıkı yakaladığım bu beden var ya bu beden, hiç itiraz etmesin bana, onu bırakıp gidemem.
11 Eylül 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
ÜCRETSİZ GEÇİŞ...
Eski, sımsıkı ucundan tutup bırakmadığım bir kavram. Yeni ise tarifi zor bir hiç. Sıfır noktasında. Anılar dümeninde yerini almamış. Henüz kokusu da yok ama zamanla oluşacak. Renkleri çok canlı. Kıyılıp kullanılması zor nesneler hep yenidir. Eskiler daha bir biz. Biz dediğim hep rahatlıkla hoyrat, asi, umarsız olabildiklerimiz.
İnsan denilen varlık su gibi. Her koşula ayak uyduruyor, uydurmasını becerebiliyor, yeter ki istesin. İstesin diyorum ama kişi öyle bir an geliyor ki, isteme noktasında kendini hazır ol beklerken buluyor, oysa hazır ol noktasının bir evveliyatı var, istemek zorunda bırakılan koşullar gün yüzüne hiç çıkmıyor. Sonuç, istiyor ve istediğimiz için yeni bir ortama alışıveriyoruz. Gerçek tam da öyle değil, bunu hepimiz biliyor ve susuyoruz. Şartlar öyle gerektiriyor.
Geçiş dönemleri hep çok rüzgarlı. İşte o dönemlerde kasılan, kasıldıkça yorulan beden, uykuda dahi çalışıyor, paydos için dönem sonu bekleniyor.
Zoru başarmak güzeldir ya, bir de başarana sormak gerek. Ey sevgili zoru başaran, bu başarı sana neler kattı ve neler aldı götürdü hı? Cevap vermeden önce unutulmaması gereken temel kural, her ölümlü insan yaşar bunları. Dünya, kişiye özel geçiş dönemlerini topraklarında barındırmasını iyi beceriyor. Nice özel koordinasyon bir araya geliyor ve her bireyin kendine özel bir geçiş geçirgenliği oluşuveriyor. Geçiş döneminden hediye bir çizgi, bir mimik, derin bir nefes kalıyor.
Umut, fesleğen çiçeğine benziyor birazda. Dokunduğun zaman kokusu etrafa yayılıyor. Geçiş ve umut sıkı birer dost, aralarından su sızmıyor. Sızmadıklarını gördükçe keyifleniyor, keyiflendikçe derin nefesler alıyorum. Görünen o ki, dönem sonuna birazcık daha var.
Sen hangi düşüncelerle yazıp kağıda döktün bu cümleleri bilemem ama bu durumu daha iyi ifade edemeyeceğim kesindi. Usta kalemini tutan ellerini öperim...
biliyor musun tüm yazılarını ezbere biliyor gibiyim. anlatılması zor ama yaşadıklarını hissettiklerini, düşüncelerini,uyguladıklarını vs...hepsini, herşeyi kavrayıp anlayabiliyorum. anlamakla kalmayıp içine dalıp yaşıyorum. dediğim gibi anlatılması zor......
sen kavra, yaşa, anla, kapılarımın hepsi sana sonuna dek açık biliyorsun... sonsuz özgür birkaç insandan birisin. ve sana değiyorum, dokunuyorum, yaşadıklarının kokusunu tanıyorum... ne iyi..
yalnızlık mı bu?
başkasının sesi, sarıldığım bir dost.. yalnızlığın olsa olsa elinden tutarım.
Yorum Gönder