26 Nisan 2010 Pazartesi

Bisikletle yollarda

Bir pazar günü, üstelik hava da güzelken evde olmayalım dedik. Atladık bisikletlere...
Bu sırada biz yorulmadık aslında, bisikletleri dinlendiriyoruz sadece...

Manzaranın tadını çıkardık...

Kahvem olmazsa olmaz...

Kitaplarımız elbette yanımızda...


Oğuz Lawrence Block'un Matthew Scudder serisini bitirmek üzere...


Püfür püfür bir rüzgar başımızda...

Yanıbaşımızda kır çiçekleri...

Ve eve dönüşümüze yakın ziyaretçimiz çoban köpeği...

10 yorum:

7.oda dedi ki...

çok özendim .. ben de istiyorummm !!

Leylak Dalı dedi ki...

Müthiş bir huzur geçti bana bu fotoğraflardan. Sizin huzurunuz da hep sürsün dilerim...

Not: Edirne midir yaşadığınız yer?

çello çalan kedi dedi ki...

7. oda özendirdiğim için özür dilerim :( dilerim sen de buna benzer fırsatlar bulabilirsin.

Leylak Dalı'cım İstanbul'un kaosundan kaçıp kurtulmuş kişiler olarak evet Edirne'ye yerleştik yaklaşık 1,5 yıl önce. Geçen bahar henüz kente uyum sürecimiz işlediği için bunları yapamıyorduk, bu bahar buraya aitliğimiz bizi bu güzel şeylere yapmamıza fırsatlar yaratıyor. Huzurumuzun bir parçası buraya yansımışsa ne mutlu bize:)

Leylak Dalı dedi ki...

Nüfus kağıdında doğum yeri Meriç yazan ama ne Meriç'i ne Edirne'yi hiiç hatırlamadığı için görmemiş sayan ve hep görmek isteyen bir kişiyim. Dilerim günün birinde kısmet olur, şimdilik sizin fotoğraflarla idare edeyim artık:))

yabancı dedi ki...

Çok güzel hepside seni tebrik ederim:)

Aylak Kedi dedi ki...

a bir de ilk fotoğraf.. ne kadar sade, ne kadar güzel..

Aylak Kedi dedi ki...

bi gün ben de geliyim mi, hem derslerimi geçersem bisikletine bindireceksin sözün var unutma, hem balonumu da alırsın...

çello çalan kedi dedi ki...

aylak kedi, gelip pembe panter ile merhabalaştığında ve onunla yarenlik ettiğinde, ederken bakışlarını hafifçe yukarı doğru kaldırdığında ipi gidona bağlanmış olup, başının üzerinde seninle arkadaş olmuş kırmızı bir balon gördüğünde benim sözüme ne kadar sadık olduğumu anlayacaksın :) buradan yazmakla olmaz, biliyorsun biz burada 3 kediyiz ve aylak bir kediye her zaman kapımız açık:)
sınavların bitmesini bekliyoruz bu durumda :)

(laf aramızda sen sınavlardan kalsan da gel, kalsan da ben sana bisikletimi verir, balon alırım, öğrenci dediğin arada bir derslerden kalır ama arada bir haa ona göre)
sevgilerimle

BEYAZ TUVAL dedi ki...

Fotoğrafı Sana Gönderiyorum'un ardından Selim İleri okumak bir bağımlılık oldu benim için.

Genelde benzer kitapları beğeniyoruz sanki. İnanıyorum ki yüz yüze gelsek saatlerce sürer bizim kitap sohbetimiz...

Çektiğin fotoğraflar bir masalı anlatıyor sanki. Masallar da yaşarmış dedirtiyor insana...

Çok seviyorum blogunu. Çok şey katıyorsun.

çello çalan kedi dedi ki...

Sevgili Leylak, daha önce yazamamıştım, eğer Antalya'dan bir gün yollara düşerseniz ve bu kadar yukarılara çıkarsanız Edirne için, fena sayılmayacak ve gönüllü bir rehberiniz olduğunu belirtmek isterim.

***
yabancı, çok ama çok teşekkür ederim :)

***
Beyaz Tuval, Ben Destan Gönüller ile birlikte tanıştım Selim İleri ile. Aslında o kitabı elime yeniden Destan Gönüller'i okumak için almıştım, o kadar etkilendim ki romandan ve nedense ilişkimi kesemedim, tüketememiş hissi yaşadım, sanki özümseyemedim. Ne olduğunu tam anlatamadım şimdi. Elimdeki baskı ikisini (Hem destan gönüller'i hem de Fotoğrafı sana gönderiyorum'u) bir arada barındırıyor, sırt sırtalar. hadi dedim önce okunmamış olanı okuyayım.

Kitap konulu bir sohbetin tadına da doyulmaz ki, hem de benzer okumalar yapılıyorsa. Ben yeni yazarlara açık bir okuyucuyum, önerilerini de dinlemeye hazırım, bilesin.

Kimbilir belki bir gün sen de yolunu bu tarafa düşürenler arasında olabilirsin... Böyle biraz ayağına çağırıyormuş gibi görünmesini de hiç istemiyorum ama inan İstanbul'a gitme fikrine özellikle buradaki nitelikli yaşamdan ve paylaşımdan sonra kendimi hazırlayamıyorum.