6 Nisan 2010 Salı

Öylesine yazasım vardı

Dünün akşamüzeri

İş arkadaşım Yasemin iş çıkışı direksiyon dersi için Dinlenti’de eğitmeni ile buluşacak. Ama daha vakit var, akşamüzeri keyfi yapalım dedik, bari zaman geçsin, Yasemin derse başlayana kadar. Mekana ilk ben geldim pembe panter ile. Yasmin ve Çido, arabayla arkamdan. Elbette onlardan daha hızlı değilim, hayır kestirme yollar da kullanmadım, sadece iş yerinden onlardan daha erken ayrıldım. Dinlenti’nin bahçesine geldiğimde İsmail Bey indi arabasından. Geçen yaz bize çaylarımızı getiren Gökhan masa aralarında dolanıyor yine. Çalışanların değişmemesi sevindirici. İsmail Bey benim de direksiyon eğitmenimdi. O kadar sevmiştim ki kendisini ve işine olan sevgisini, en minicik detayları dahi ciddiyetle ele alabilmesini. Yasemin’in direksiyon konusunda eğitmene ihtiyacı olduğu yepisyeni arabasını kapının önüne park etmesiyle anlaşıldığında, aklıma ilk kendisi geldi. İşini iyi yapanlar bir şekilde, maddi ya da manevi sivriliyor işte.

Hep birlikte oturduk, çaylarımızı içtik, otomobiller üzerine konuşarak akşam üzerini yedik bitirdik. Ben ve Çido evlere, Yasemin derse…

Dünün akşamı

Eve geldiğimde Ouz beni bekliyordu. Eve geldiğimde ilk yaptığımız şey bir gıdım sohbet etmek, günün yorgunluğunu, bilançosunu o anlarda atarak varsa çentikli çapaklı anlardan kurtulmak, yoksa şimdi sorsalar ne olduğunu tam anımsayamadığım konular bulup gülüşmek. Her gün görüşülen, konuşulan insanla konuşacak konuların bitmemesi ne güzel.

Mutfağa girip bişeyler yapacağım birazdan, kafamda bişey var diyorum. Ouz sırf şaklabanlık olsun diye saçlarıma ve kafama bakıp hani ne varmış bakayım diyerek bitlerimi ayıklayan maymuna dönüşüyor ki bu konuda çok başarılı. İnanmazsın bir Pirinç taklidi yapsın, tıpkı Pirinç dersin. Bir insanın bir kediye bu kadar benzeyebilmesi, bir kedinin de mimikleri ile var olabildiğinin en nefis göstergesi. Oğuz ne zaman taklit yapsa her defasında ona hayran kalır, kıkır kıkır gülerek izler ve hadi bi daa bi daa diye başında bıdıbıdı yaparım.

Mutfakta yapmayı planladığım şey ile ilgili, kafama bakıp fırın görüyorum dedi maymun olmayı bırakarak. Gözümdeki onaylar bakışı görünce vanilin de var işin içinde dedi. İkinci onaylayan bakışımı da gördü ve, Ay dur ceviz de katıyorsun içine diyerek yapacağım kekin neli olacağına da böylece karar verdi.

Mikserin bozuk olduğunu unutmuşum, aklıma koyduğumu yapma konusunda bu kadar ısrarcı olmasam kırdığım üç yumurtayı öylece bırakırdım, o cevizli kek bu akşam illa yapılacak. Yola robotla devam ettik, Ouz elma soydu, tarçın aradı, tezgahı temizledi ve fırından çıkar çıkmaz iki dilim sıcak keki yalayıp yutarak başarıyla görevini tamamladı. Hazır fırın sıcakken ve evde yemek de yokken fırına ekmek üzerine domates biber peynir gibi şeyler koyup fırınladık, tamam itiraf ediyorum, ouz hazırladı, çayı da zaten o demledi, sonra erman kuzu’yu seyrettik, sonra ben biraz katre-i matem, oguz epeyce Calvin&Hobbes okudu. Ouz’un 2 albümü bitirip 3. albüme başladığını söylemiş miydim? Bu ne demek, Calvin & Hobbes bizim evde sevildi demek.

1 yorum:

geveze baykuş dedi ki...

seviyorum sizi edirneli kediler :)