10 Nisan 2010 Cumartesi

Sakız sardunyanın güncesi

Adının Çello olduğunu öğrendiğim kadın beni arkadaşlarımdan ayırdı, yetmez gibi pembe bir bisikletin sepetine usulca koydu, yanıma da papatya kuruldu. Papatyaya nereye gidiyoruz diye sormaya çalıştım ama yaprakları kendi aralarında kavga ediyorlardı, "çello bizi sevecek" "hayır çello bizi sevmeyecek" münakaşası vardı yanımda, hiç karışmadım, sessizce bekledim. Yanımdaki bu gösterişsiz çiçek benim gibi bir saksının içinde değil, siyah bir poşetin içine oturtmuşlar, yeni bir saksı-eve kavuşuruz umuduyla neşeli olmalılar oysa ben değilim, arkadaşlarımdan ayrıldım, beyaz saçlı kadın suyumuzu hiç eksik etmiyordu. Ya şimdi nolacak? Ya bu çello yeterince özen göstermez üstelik bir köşeye atıverirse... Korkuyorum.


Oldukça konforsuz bir yolculuk geçirdim, papatya da pek tantana yaptı yanımda, iki dakika sus. Arada bir sepet içinde havaya zıpladım, aşağı düşerim korkusuna karıştım. Yolculuğun sonunda Çello aldı sepetten bizi, sanırım yeşil manzarası olan bir yere gidiyorum. Etraf pek güzel. Kel bir adam karşıladı Çello'yu. Kel adamın yüzünde bir gülümseme. Korkum azaldı, şimdi heyecanlıyım.

7 yorum:

Leylak Dalı dedi ki...

:)))))))
İntibak safhalarını merakla beklemekteyiz Sardunya Hanım...

Aylak Kedi dedi ki...

korkun sebepsiz bence, iyi bakar çello sana :)

gri kent sakini dedi ki...

:) sevdim bu öyküyü...

. dedi ki...

ÇOK GÜZELSİN SARDUNYACIM...

verbumnonfacta dedi ki...

ben uzak bir akrabanizi tanirdim sardunya hanim..
bir agustos sabahi yapragina su dokununca kokusunu salardi.

Benim Güzel Yolculuğum dedi ki...

"Bahar nasıl bir şey?" diye sorsalar bu blogu gösterirdim. Ne muhteşem renkler, ne enfes fotoğraflar ve ne güzel bir anlatım bu:)

geveze baykuş dedi ki...

o evde yaşamın başka hiçbir yerinde göremeyeceğin huzuru ve sevgiyi bulacaksın sardunya. ben gittim, gördüm. katı kurallarını bile belki baştan düşüneceksin... o evi seveceksin, ben sevdim, ordan biliyorum.