1 Temmuz 2011 Cuma

Önce sadece bir kare


Görselimiz buradan. .

Filmin adı Hanna. Henüz izlemedik, izlenecekler klasörümüzde öylece dönüyor, bir dönme dolabın içinde. Filmin ahengini merak ediyorum.

Fazlaca şeyler okuyamıyorum, Halikarnas Balıkçısı ile ilgili öğrendiklerimi buraya taşımak istiyorum, olmuyor, günlerin nasıl geçtiğini hiç anlamıyorum. Gözlerimi kapatsam, bambaşka bir boyuta dalsam, zamanın hep yettiği bir boyuta. Canım ne zaman istese dönme dolabın içine saklansam...Bugün tanışmayı umduğum Raskolnikov ile istediğim kadar laflasam.. Peri sağolsun Dostoyevski konusundaki tüm soru işaretlerimi süpürdü, Carr'ın "Dostoyevski" kitabını daha sonraya bıraktım, önce Suç ve Ceza, hayır hayır önce gözlerimi kapatıyorum, sonra Suç ve Ceza'yı orada dilediğimce okuyabiliyorum, dönme dolap durana dek...

4 yorum:

Elifinelizi dedi ki...

Dönme dolabın etkisimi acaba bu durmaksızın dönüp dolaşan düşünceler ???
görseller için mersi :)

çello çalan kedi dedi ki...

Sevgili Elifinelizi, galiba çok kalınca da mide bulantısı yapıyor bu dönme dolap, cümleler de zihinakışına uygun çıkmaya çalışıyor. yani gayet yerinde bir tespitin var. ;) sevgimle.

çello çalan kedi dedi ki...

Hey Justine, Çello'ya alışığım ben, açıkçası isimler konusunda rahat ol lütfen, dilin nasıl rahat edecekse damağına yasladığında, tıpkı bir sırtın koltuğa yaslanması gibi, öyle...

Hay allah, Ne Nikita, ne Leon, cazip değiller benim için, hımm, izlediğimde mutlaka fikrimi belirteceğim. Ben ağır ağır işlenen filmleri sevenlerdenim, film hakkında da bir şey bilmiyorum açıkçası, öyle önyargısız izlemeyi tercih ediyorum, bakalım.

İşte Peri'ye de önce Carr'ın kitabını mı okusam diye sormuştum, onun açıklamasından sonra Suç ve Ceza'yı okumak yeryerli yerinde olacaktı, o zaman Suç ve Ceza'dan sonra önerini mutlaka dikkate alacağım.

Dipnot: Ve beklenen biraz önce geldi, şimdi arkamdaki dolabın üzerinde sessiz sesszi bana bakıyor, gayet temkinli, ama ben de temkinliyim, senin uyarın çok işime yarayacak düşüncesindeyim, Raskov'dan yine de korkmuyorum Justine:) Şiddetli bir yağmurun öncesindeyiz, gökyüzü kapkara, ben ormana kaçacağım, tanışmak için:) Sevgimle Justine.

çello çalan kedi dedi ki...

Dün Justine'nin bana yazdığı o güzelim yorumun buhar olup uçmasına ve Blogger'a inat, yorumu buraya tekrar yapıştırıyorum, pıhh...

"Çello, (yok kesin kısaltmalıydım, istersen Kedi derim, illa uzun olsun dersen tamam, katlanırız;)) Hanna'yı iş yerinden arkadaşım izlemiş. Sıradan bir filmdi, diyor. Ben Nikita ya da Leon'a mı benziyor dedim, yok yanlarından bile geçmez, dedi. Ki ben o filmlere de bayılmam. Sen bir izle bakalım, güzelse izlerim ben de.

Edward Halett Carr'ın Dostoyevski incelemesi çok güzeldir fakat Henri Troyat'nın yazar ve eserleri hakkındaki incelemesi (Dostoyevski adıyla basılmış. Cem yayınevi baskısı var bende.) daha da güzeldir. Bir de memleketlisi adam, düşün artık;) Aklında olsun o da.

Çok sevgiler. "