13 Haziran 2009 Cumartesi

Olasılık

Ofise girer girmez geldi ve "çocuklar bugün yağmur yağma olasılığı nedir? dedi. Üçüncü kolumuz var ya artık insanoğlu olarak, bunu bilmek bizim için çok kolay, klavye kolumuza emrettik, şak dedi çıkardı ve üçüncü gözümüze gösterdi üç günlük hava durumu tahminlerini, çıkan raporu "kapalı, çok bulutlu, rüzgar şu şekilde esiyor, esecek" şeklinde söyledik. Söyledik ama Hüseyin Amca kararlı, " olasılık nedir bana onu deyin hele" Tüm ofis asıldık klavyelerimize, olasılıkları araştırdık, sorunun cevabını bulduk, söyledik ve rahatladık.

Sormadan edemedim. "Şimdi bu mevsimde yağmur yağması senin için iyi midir kötü mü Hüseyin Amca?"
Hüseyin amca hayvancılık ve çiftçilik ile uğraşan kocaman bir delikanlı. Ona göre yağmur, zaman zaman can ama zaman zaman kıvrak bir yılan. Bu dönemde yağan yağmur öğreniyorum ki buğday için zararlı ama ayçiçekleri için çok faydalı. Allahım ne zor bir durumdur bu, hani yağsa bir türlü, yağmasa bir türlü. Çiftçilikle uğraşmak demek dert sahibi olmak demek, ben buradan bunu anlıyorum. Müdahalede bulunamayacağım ve gidişatını değiştiremeyeceğim bir işi yapmak benim için evet bir kabus. Herşey benim kontrolümde olmalı, yağmur bile! Hoş şu an olan bitene ne kadar müdahale edebiliyorsun diye sorsa biri tık der kalırım, en azından zaman zaman müdahale etmiş gibi görünüyorum, bununla yetinmeye çalışıyorum. Çiftçilik ve hava durumu ilişkisi karanlık, ofis içinde klimanın tuşuna basıp sıcaklık ayarını yapmaya benzemiyor. Hüseyin amca olasılıklı üç günlük hava raporunu yazıcıdan alıp dörte katlayıp gömleğinin cebine yerleştirip gittikten sonra düşündüm ve "anlamsız- gereksiz bulduğum edimler" çekmecemde yer alan yağmur dualarını, "benim için biraz daha anlamlı olanlar" gözüne yerleştirdim. Yerleştirdim ama içten içe pazarlık yapmaya da devam ediyorum. Bugün sevgili buğdayları es geç, ayçiçeklerine gürle gitsin...

Yağmur yağıp yağmadığını merak edenler için söyleyeyim, bugün yakınlarımda bir sürü mutlu buğday, bir o kadar susuz ayçiçeği ile sonlandı. E ben kendi içimde yine aynı sonuca çıkıyorum, ister çiçek ol, ister böcek, ister insan evladı. Hayat herkesin yüzünü eşit güldürmüyor.

1 yorum:

BEYAZ TUVAL dedi ki...

Uygarlık Tarihi insanlığın en büyük kavgasının doğa ile olduğunu söyler. Bence bu yüzden insanlık iflah olamamaktadır.

Hüseyin Amca'nın doğa ile kavgası olduğunu sanmam. Buğdaylar telef olsa, ayçiçekleri susuz kalsa da Hüseyin Amca küsmez doğaya.

Doğa da onu küstürmez aslında. Bugün olmazsa yarın yağar yağmur...

Sevgiler