Kahvaltı
Geçtiğimiz hafta Pazar günü erkenden uyandım, terliklerimi ayağıma geçirip elimi yüzümü dahi yıkamadan, ocağa çayı koymadan yavruların kahvaltısını hazırlayıp aşağıya indim. Ne zaman onlara yemek götürsem yoklama yapıyorum. Yoğurt kaplarından bozma iki yemek tabakları var, yemekle birlikte yavruları tabaklara 5'erli pay edip sayıyorum. 10 taneler, iyi.
Akşam yemeği
Çalıştığım günlerde yavruların ne yiyeceğine dair bir sıkıntım yok, işyerimde öğle yemeğinden artanlar onları doyurmaya şimdilik yetiyor. Eve girmeden önce işim yavruları doyurmak. İş çıkışı eve gelmediğim akşamlar ya yemeği yanımda taşıyorum ya da görevimi yerine getirecek kişi olarak Sezen'i ya da Oğuz'u seçiyorum. Pazar günleri yemeklerini ben pişirmek zorundayım. Şu an asli görevim onları doyurmak olduğu için itiraf ediyorum kolayı seçerek makarna haşladım, yoğurtla karıştırdım, yoğurdun tadına baktım karıştırmadan hemen önce, ekşi değil, güzel. Aşağıya indim, ne zaman onlara yemek götürsem, arsanın bir ucunda beni görür görmez bir koşu yanıma geliyorlar. Ay durun gözünüzü seveyim, geliyorsunuz ama ayak bağı oluyorsunuz bana, siz bana doğru böyle geldiğiniz için ben tabaklarınıza daha geç ulaşıyorum. Bir nevi tabakların yanına harmandalı oynayarak ulaşıyorum, sayıları çok fazla ve adım atmam gerçekten zor. Yine önce yemeği sonra yavruları paylaştırdım, saydım ve 2 eksik var. Bekçiye bakındım, göremedim. Bu 10 yavrudan bir tanesi var ki diğerlerine göre çok besili, göbeği yere sürünecek neredeyse, patileri diğerlerine oranla daha kalın, tüyleri daha parlak. İşte eksik olanlardan bir tanesinin bu olduğunu farkedince, "en güzeli gittiğine göre kesin bekçi bir sahip buldu" düşüncesini içimde yeşertip kendimi rahatlatarak yukarı çıkıyorum.
Gece uyumadan önce
Aklıma geldiler, ya bekçinin haberi yoksa? ya bunlar caddeye filan çıktılarsa? Ezildiler. Ama yok en güzeli kayıp. Kesin biri geldi beğendi, aldı ve götürdü. Diğeri de bonus olarak yeni bir yurt edindi. Bu düşünceyle uyudum.
Pazartesi
İş günü. Arsanın yanından hızla işe yollandım, ne alemdeler bakamadım. Çalışırken bir ara Geveze ile mesajlaştık. Geveze bir gün önce kaybolan 2 yavrudan habersiz yerinde bir yorum bırakıyor.
"amaaannn! hadi bakalım, her allahın günü say şimdi yavruları, 1 tane eksik çıksa kafayı ye, o minik canavar da 10 metre ilerideki çöp bidonunun arkasından kuyruğunu sallaya sallaya gelsin... "
Akşam iş dönüşü yemeklerini getirdim. Bunlar tabi beni görür görmez karşılama merasimindeler. Sayıyorum 10, bir daha sayıyorum yine 10. Sonradan öğrendim, olay aynen Geveze'nin dediği gibi olmuş, artık eskisi gibi panik yapmıyorum. Amaaan nasılsa gelirler. Bugüne baktığımızda sayıları hala 10. Hala yer konusunda gelişme yok. Bu hafta içi barınak ile görüşmeyi planlıyorum.
24 Ağustos 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
enik değil mi, kah kaybolur kah döner ama bir an kalbim sıkıştı! gerçekten kayboldu sandım :) böyle işte bu yavru milleti, münasebetsizler :)
Yorum Gönder