14 Haziran 2009 Pazar

Pazar Nöbetleri

Elim bir şekilde saatleri saymaya dair kağıt -kalemler tutmaya gitmese de, hani gitmiyor gibi görünse de, beynimin içindeki sayı-saat kelebekleri ister istemez zamansal gerçeğimi haber veriyor; dönüşüne henüz çok saat var. Gidişin yakın. Çoğu gitti azı kaldı desem hiç değil. Görünen o ki değillemeler üzerindeyim. Ve anlıyorum ki uğurlamayı bilmek kadar uğurlanmayı bilmek de bir yetenek., hem öyle sen giderken tutup tutup kendimi, ne için? Ağlamamak için. Peki ya sonra? Ardından evimize adımımı atar atmaz kağıt havlu rulosunu elime geçirip, ilk yaprağını burnuma götürüp güzelce fırr demedim mi? fırr dediğimde içim daha bir rahatlamadı mı? Boğazım yumuşamadı mı? rahatlamak ve yumuşamak bir yana, elimle sımsıkı kavradığım şu rulo yok mu? Tek bir şeyi ifade ediyor şimdi bana.

Dönüşüne henüz çok saat var. Gidişin yakın....

2 yorum:

çello çalan kedi dedi ki...

kalbimin kırılmasından ziyade sevgilim(eşim olur aynı zamanda) ile ayrı şehirlerde olmak zorundayız bir süreliğine. her pazar bize gelen ayrılık nöbetlerinden sonra yaşadıklarımdan bir parçadır pazar nöbetleri...

çello çalan kedi dedi ki...

creep, hiç huyum olmamasına rağmen son gönderdiğin mesajı buradan kaldırdım, senden de özür dilerim lakin o mesajda yeralan konu en hassas olduğum konudur, bu sayfada gezinirken o mesajda yer alan kelimenin gözüme ilişmesini istemedim. özür..